Giresun, Karadeniz’in yeşille maviyi kucakladığı eşsiz şehirlerinden biridir. Doğal güzellikleri, tarihi dokusu ve kültürel mirasıyla hem yerli hem yabancı turistlerin ilgisini çeker. Tarihi kalelerden yaylalara, eşsiz sahil şeritlerinden doğa harikası göllere kadar uzanan zengin gezi noktaları sayesinde Giresun, keşfedilmeye değer bir rota sunar.
Şehir, özellikle yaz aylarında yayla şenlikleri ve doğa turizmiyle öne çıkar. Giresun Kalesi, Zeytinlik Mahallesi ve Giresun Adası gibi tarihi ve simgesel noktalar, şehir merkezinde kolayca gezilebilecek yerlerdendir. Ayrıca Mavi Göl, Kuzalan Şelalesi ve Karagöl Yaylası gibi doğal alanlar, doğa severler için kaçırılmayacak duraklardır. Giresun’un bu çeşitliliği, ziyaretçilere hem huzurlu bir atmosfer hem de keşif dolu bir tatil sunar.
1. Giresun Kalesi – MÖ 2. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen; iç & dış yapıları, Topal Osman Ağa mezarı, panoramik Karadeniz manzarası
Giresun Kalesi, şehrin merkezinde, denize hâkim bir tepe üzerinde yer alan ve Giresun’un simgesi hâline gelmiş tarihi bir yapıdır. MÖ 2. yüzyılda Pontus Kralı I. Pharnakes tarafından inşa ettirildiği tahmin edilen kale, tarih boyunca farklı medeniyetler tarafından kullanılmış ve günümüze kadar ayakta kalmayı başarmıştır. İç ve dış surlarıyla dikkat çeken kale, savunma amaçlı yapısının yanı sıra, mimari açıdan da önemli bir miras niteliğindedir.
Kale içerisinde yer alan en dikkat çekici unsurlardan biri, Giresunlu milli mücadele kahramanı Topal Osman Ağa’nın mezarıdır. Bu mezar, hem yerel halk hem de ziyaretçiler için manevi bir anlam taşır. Kaleye çıkan ziyaretçileri, Karadeniz’in engin sularına karşı uzanan panoramik bir manzara karşılar. Özellikle gün batımında eşsiz bir seyir keyfi sunan Giresun Kalesi, hem tarihi atmosferiyle hem de doğal güzelliğiyle Giresun gezisinin vazgeçilmez duraklarından biridir.
2. Giresun Müzesi (Gogora Kilisesi) – Müze kart geçerli, arkeolojik ve etnografik koleksiyonlar var
Giresun Müzesi, günümüzde Gogora Kilisesi olarak bilinen 18. yüzyıldan kalma Rum Ortodoks bazilika binasında yer almaktadır. Yerel Rum cemaati tarafından 1850–1860’lı yıllarda inşa edilen bu yapının ibadet amacıyla kullanımı 1923 yılına kadar sürmüş; daha sonra uzun yıllar boş kaldıktan sonra 1948–1967 yıllarında hapishane olarak işlev görmüştür. 1982–1988 yılları arasında kapsamlı bir restorasyondan geçirilen yapı, 1988’de arkeoloji ve etnografya müzesi olarak yeniden halka açılmıştır.
Müze koleksiyonları, bölgeden toplanan ve diğer müzelerden devrolmuş eserleri kapsayan zengin bir içerik barındırır. Arkeolojik bölümde Eski Tunç Çağı’ndan Bizans dönemine uzanan pişmiş toprak heykelcikler, kaplar, amphoralar ve MÖ 3000 yılına tarihlenen sikkeler sergilenmektedir. Etnografya bölümünde ise 19. yüzyıla ait kıyafetler, mutfak ve hamam eşyaları, silahlar, takılar ve dokumalar yer almaktadır. Zaman zaman Topal Osman Ağa gibi Kuvâ-yi Milliye kahramanlarına ilişkin özel sergiler de düzenlenmektedir.
3. Zeytinlik Mahallesi (Gogora Mahallesi) – Ahşap Rum‑Türk evleriyle nostaljik bir semt, 3. derece sit alanı
Zeytinlik Mahallesi, diğer adıyla Gogora Mahallesi, Giresun’un tarihi merkezinde yer alan ve 3. derecede kentsel sit alanı olarak koruma altına alınmış eşsiz bir yerleşimdir. Yaklaşık iki asır önce, Avrupa’dan getirilen Marsilya kiremitleri ve peçi (Rus) sobaları gibi ithal malzemelerle inşa edilen evler, dönemin Rum ve Türk sakinlerinin birlikte yaşadığı ortamı yansıtır. Semtte günümüzde yaklaşık 80 adet tescilli yapı bulunmakta olup, bu evler mimari açıdan bahçe düzenleri, ferforje kapıları, dakik şekilde konumlandırılmış cumbalı cepheleriyle öne çıkar.
Bu bölge, Giresun Kalesi’nin doğu yamacında yer almakta ve evler birbirlerinin ışığını, manzarasını veya hava sirkülasyonunu engellemeyecek şekilde yerleştirilmiştir. Mimari düzenine altın oran prensiplerinin yansıdığı bu evlerde, dar taş sokaklar, avlulu bahçeler ve balkonlu cephe gibi öğeler görülür. 1991’de tescillenen Zeytinlik Semti, 2018–2020 yıllarında sürdürülen restorasyon çalışmaları ile yaklaşık 40 tarihi evin özgün dokusu korunarak ayağa kaldırılmıştır. Bölgenin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edilmesi için de çalışmalar sürmektedir.
4. Kapu Camii – 16. yüzyıldan kalma, kültür varlığı olarak korunuyor
Kapu Camii (diğer adıyla Seyyit Mehmet Paşa Camii), Giresun’un merkezinde, Kale Mahallesi’ndeki tarihi dokunun ayrılmaz parçası olarak yer alır. İlk olarak 1607–1608 yıllarında Seyyit Mehmet Paşa tarafından ahşap olarak inşa edildiği kabul edilmekle birlikte, günümüzdeki yapısı 1896 yılında Karamustafaoğlu Mahmut Efendi tarafından yıkılıp yeniden yapılmıştır. 14 Şubat 1986 tarihli ve 1917 sayılı karar ile “Korunması Gerekli Kültür Varlığı” statüsüne alınmış, bu sayede koruma altına girmiştir.
Mimari açıdan kare planlı, merkezi tek kubbeli bir yapı olan Kapu Camii, Osmanlı barok üslubunun Anadolu’daki örneklerinden biridir. Yapımında ince yonu taş ve kesme taş kullanılmış, dört cephede de üçer niş olarak düzenlenen plasterler ve bitkisel motiflerle bezeli taş işçilikleri dikkat çekicidir. Giriş kısmı kuzey cephesinde konumlanmış olup, çift sütunceli taç kapı süslü bir görünüm sunar. İç mekânda mihrap kesme taş ve alçı kabartma süslemeleriyle öne çıkarken; minber sade tasarımlı ahşap işçiliğe sahiptir. Cimideki minare kuzeydoğu köşesinde, taş malzemeden, tek şerefelidir ve kubbe sekizgen kasnağa oturtulmuştur.
5. Giresun Adası – Karadeniz kıyısındaki küçük ada, doğal bitki örtüsü ve efsaneleriyle dikkat çekiyor
Giresun Adası, Karadeniz kıyılarında, Giresun şehir merkezine yaklaşık 1,6 km açıkta yer alan ve yaklaşık 40.000 m² (4 hektar) büyüklüğündeki benzersiz bir adadır. Antik çağlardan itibaren insan yerleşimine sahne olmuş bu ada, tarih boyunca Aretias, Areos Nesos ve Khalkeritis gibi farklı adlarla anılmıştır. Bizans dönemine dek uzanan surlar, manastır harabeleri, şapeller, mezar yapıları ve büyük pithos (küp) kalıntıları ziyaretçilere gizemli bir atmosfer sunar. Özellikle efsaneleriyle ünlenen Giresun Adası, Amazonların savaş tanrısı Ares için inşa ettirdiği tapınakla bağdaştırılırken; Altın Post efsanesinde Argonotlar’ın uğradığı kutsal bir durak olarak da anılmaktadır.
Ada, doğal yapısıyla da dikkat çeker: üzerinde Akdeniz defnesi ve yalancı akasya başta olmak üzere 71 tür bitki örtüsü bulunur; sonradan eklenen türlerle birlikte bu sayı daha da artmıştır. Karabatak ve deniz martıları gibi kuş türlerinin üreme alanı olan adada göçmen kuşlar da mola verir. Ada aynı zamanda 2. derece arkeolojik ve doğal sit alanı olarak koruma altındadır. Her Mayıs ayında düzenlenen “Aksu Şenlikleri” sırasında, mistik anlamlarıyla bilinen “Hamza Taşı” etrafında Aksu nehri rituali yapılır, tekne turlarıyla ada etrafı dolaşılarak ziyaretçilerin deneyimi tamamlanır.
6. Kuzalan Şelalesi ve Tabiat Parkı – Traverten oluşumları, buz gibi suyu ve yürüyüş parkurları ile doğa harikası
Kuzalan Şelalesi ve Tabiat Parkı, Giresun’un Dereli ilçesinde, zengin doğal kaynaklara sahip yaklaşık 4.820 dönümlük bir alana yayılmıştır. 2013 yılında tabiat parkı statüsü kazanan bu alan, Karadeniz’in içinde ormanlarla çevrili şekilde kurulmuş 1.800 metre uzunluğunda traverten gruplarıyla dikkat çeker. Bu yapılar, ABD’deki Yellowstone’dan sonra dünyada orman içerisinde oluşmuş en büyük traverten alanlar arasında yer alır. Ayrıca tabiat parkı içinde yer alan Göksu Travertenleri, Pamukkale’yi andıran mini göletlere sahiptir ve sodalı mineralli suyla travertenleşmiş doğal teraslarıyla öne çıkar.
Şelalenin kendisi, yaklaşık 20 metre yüksekten dökülen buz gibi sulu ve doğrudan yoldan görülebilen etkileyici bir görüntü sunar; karşısında kurulmuş seyir terası sayesinde manzaranın tadını çıkarmak mümkündür. Parkın ekolojik zenginliği araştırmalarda vurgulandığı üzere demirli ve kükürtlü kaynak suları, ladin, kayın, göknar, şimşir gibi ağaç türleri ve tarihî değirmen kalıntıları ile birlikte doğaseverler, fotoğraf meraklıları ve kampçılar için cazip bir destinasyon oluşturur.
7. Mavi Göl (Sodalı Göl) – Küçük göller topluluğu, iyi seyir terasları ve huzurlu doğasıyla ünlü
Mavi Göl ya da yörede bilinen adıyla Sodalı Göl, Giresun’un Dereli ilçesinde, Kuzalan Tabiat Parkı içinde yer alan doğal bir harikadır. Aksu Çayı ile Göksu Deresi’nin birleşmesiyle çanak biçimli su havzaları oluşturan bu göller, özellikle en büyük olanı olan Mavi Göl, Karadeniz’in tek sodalı gölü olma özelliğini taşır (Göksu Deresi sodalı su kaynağıdır). Gölün turkuaz renkli suyu, kireç taşları ve yoğun mineraller sayesinde yaz aylarında canlı maviye bürünür; özellikle Haziran–Aralık döneminde renk en çarpıcı halini alır.
Gölün çevresinde ahşap platformlar ve seyir terasları inşa edilmiştir, bu sayede ziyaretçiler suyun rengine ve dokusuna uygun şekilde keyifli vakit geçirebilir. Yaklaşık 100 metre patika yürüyüşle ulaşılabilen bu alan, doğa yürüyüşü tutkunları ve fotoğraf severler için ideal bir duraktır. Aynı zamanda ücretsiz giriş imkânı ve otopark gibi olanaklara sahiptir; ancak, göle girilmesi güvenlik gerekçesiyle yasaktır. Plana uygun olmadan yapılan dere ıslah çalışmaları nedeniyle bazı zamanlarda su rengi bulanabilir, dolayısıyla gözüktüğü gibi mavi görmeyi umuyorsanız hava koşullarını kontrol ederek gezinizi planlamanızda fayda var.
8. Kümbet Yaylası – Dereli ilçesinde, yüksek rakımı ve Temmuz’daki şenlikleriyle ünlü etkin nokta
Kümbet Yaylası, Giresun’un Dereli ilçesinde yer alan ve deniz seviyesinden yaklaşık 1.640 metre yükseklikte bir yayladır. Bu yüksek rakımı sayesinde serin havası, yemyeşil manzarası ve doğal peyzajı ile doğa tutkunlarının ilgisini çeker. Yayla, Giresun şehir merkezine asfalt yollarla yaklaşık 60 km mesafede olup, özellikle yaz aylarında haftalık pazarı ve çevresindeki obalarla birlikte sezonluk bir canlanma yaşar. Kış nüfusu ortalama 500 iken yazın obalarla birlikte bu rakam 30.000’i bulur, salı pazarı ve tüccarların yaylaya gelmesiyle canlı bir ekonomik merkez haline gelir.
Her yıl Temmuz ayının ikinci haftasında, Aymaç mevkiinde düzenlenen Uluslararası Kümbet Yayla Şenlikleri, yöreye ait halk oyunları, kemençe eşliğinde horon, el sanatları tezgâhları ve yerel lezzetlerle dolu bir kültür şöleni sunar. Ayrıca yayla, Salon Çayırı ve Aymaç düzlüğü gibi dinlenme ve piknik alanlarıyla trekking, kamp ve doğa fotoğrafçılığı yapmaya elverişlidir. Orman içi yollar, zengin bitki örtüsü (özellikle Karadeniz’e özgü oriental spruces, çiğdem ve lilyum türleri) gibi doğal unsurlar bu alanı unutulmaz kılar.
9. Bektaş Yaylası – Sessiz, serin bir yayla; kamp ve piknik için ideal
Bektaş Yaylası, Giresun’un Dereli ilçesine bağlı bir yayla olup şehir merkezine yaklaşık 56 km mesafededir. Ortalama 2.100 m yükseklikte bulunan yayla, serin iklimi, sisli atmosferi ve doğallığıyla dikkat çeker. Yaz aylarında bile soğuk hissedilen havası nedeniyle bazen soba yakıcılan Bektaş, temmuz sonu ile ağustos başı arasında düzenlenen geleneksel Bektaş Yayla Şenlikleriyle sosyal ve kültürel bir etkinlik alanına dönüşür; yerel halkın organik ürün tezgâhları, horon ve yöresel yemeklerle ziyaretçilerine zengin bir deneyim sunar.
Doğayla bütünleşmek isteyenler için Bektaş Yaylası kamp ve piknik alanlarıyla öne çıkar. Yayla genelinde elektrik, su ve telefon altyapısı mevcut olup, bazı yerlerde 80 yatak kapasiteli otel ve tesisler de bulunur. Çam ormanları, sık sis tabakası ve bulutların yamaçlara serildiği manzaralar, doğa yürüyüşü ve fotoğrafçılık için ideal bir atmosfer yaratır. Ayrıca yayla çevresindeki seyrik teraslar, panoramik manzaralar sunarak ziyaretçilere huzur dolu anlar yaşatır.
10. Sis Dağı Yaylası – Sürekli sisli atmosferi ile ruhani bir ortam sunar
Sis Dağı Yaylası, Giresun’un Görele ilçesi ve Trabzon’un Şalpazarı ilçesi sınırında yer alan, deniz seviyesinden yaklaşık 2.182 metre yüksekliğe sahip göz kamaştırıcı bir yayladır. Özellikle zirvesinde sürekli olarak oluşan yoğun sis bulutları nedeniyle “Sis Dağı” adıyla anılır. Bu sisli atmosfer, yaylaya mistik ve ruhani bir hava kazandırarak ziyaretçilere büyüleyici bir doğal deneyim sunar.
Her yıl Temmuz ayının üçüncü veya dördüncü cumartesi günü düzenlenen Sis Dağı Yayla Şenlikleri, bölgesel halk oyunları, kemençe eşliğinde horon gösterileri, yerel kıyafetler ve geleneksel etkinliklerle yöresel kültürü yaşatır. Yayla, doğa yürüyüşü, kamp, fotoğrafçılık ve ATV gibi aktiviteler için ideal altyapıya sahip olup elektrik, su, telefon erişimi, tesis olanakları ve günübirlik ziyaretçiden konaklamaya kadar hizmet sunar.
11. Gölyanı Yaylası – Yeşilin her tonuna hakim, Karadeniz’in saklı güzelliklerinden
Gölyanı Yaylası (ya da Gölyanı Obası), Giresun’un Yağlıdere ilçesine bağlı Sınır Köyü sınırları içinde yer alıyor ve ilçe merkezine yaklaşık 51 km uzaklıkta bulunuyor. Yaklaşık 1530 metre rakım üzerinde, çam ormanlarıyla çevrili, doğal bir çanak biçimli araziye kurulu bu yayla, ortasında yer alan küçük gölü, ahşap yayla evleri ve yemyeşil peyzajıyla dikkat çeker. Doğu Karadeniz’deki saklı güzelliklerden biri olarak tanımlanan Gölyanı, “kesin korunacak hassas alan” statüsüyle korunmakta olup, betonarme yapılaşmaya izin verilmemektedir.
Bu yayla huzur, yeşil doku ve doğallık arayanlar için ideal bir duraktır. İçerisindeki göl ve etrafındaki açık çayırlık alanlar, sakin bir atmosfer sunarken, yöreye özgü “hartama” adı verilen ahşap evler, yaylaya otantik bir karakter kazandırır. Özellikle yaz dönemleri, gölün hemen yanındaki çimenlik alanlarda piknik, doğa yürüyüşü ve fotoğraf çekimi için elverişli olur.
Gölün su seviyesi dengeli tutulmaya çalışılıyor; 2022 yılında uygulanan geliştirme çalışmaları sayesinde su hattı ve yol iyileştirmeleri yapılmıştır. Bu sayede hem ziyaretçi akışı artmış hem de yaylanın doğal dengesi korunmuştur. Gölyanı Yaylası, hem yerel halk hem de Karadeniz turuna çıkan ziyaretçiler için unutulmaz, doğayla iç içe bir deneyim sunar.
12. Kulakkaya Yaylası – Doğa yürüyüşleri, kamp ve festivalleriyle bilinir
Külakkaya Yaylası (ya da Kulakkaya Yaylası), Giresun’un Dereli ilçesine bağlı Yavuzkemal beldesinde yer alır. Denizden yaklaşık 1.700 m yükseklikte bulunan bu yayla, şehir merkezine yaklaşık 45–50 km mesafededir ve asfalt yollar sayesinde özel araçla erişimi oldukça kolaydır (yaklaşık 50 km). Açık manzarası, çam ve ladin ormanları eşliğinde yeşil vadileri ve çiçek açan düzlükleriyle doğa yürüyüşü ve fotoğraf tutkunları için ideal bir rotadır. Bahar aylarında açan zifin çiçekleri özellikle görsel bir şölen oluşturur.
Yayla, kamp ve piknik için de oldukça uygun alanlara sahiptir. Ziyaretçiler çadır veya dağ evlerini tercih ederek doğanın içinde konaklama deneyimi yaşayabilir; elektrik ve su altyapısı genel olarak Yavuzkemal beldesinden sağlanabilir. Ayrıca yayla, yerel halk tarafından zaman zaman etkinliklerin düzenlendiği bir merkezdir. Özellikle Ağaçbaşı‑Kulakkaya Yayla Kültür ve Sanat Festivali (Temmuz’da) ile Kar Festivali (kış mevsiminde off‑road ve kızak gibi aktivitelerle) gibi şenlik etkinlikleriyle geleneksel ve modern dokuyu bir arada yaşatır.
13. Karagöl Dağları & Karagöl Yaylası – Fotoğrafçıların ve doğaseverlerin adresi
Karagöl Dağları ve Karagöl Yaylası, Giresun’un Dereli ilçesinin güneybatısında, Giresun‑Ordu‑Sivas sınırlarının birleştiği alanda yer alır. Dağlar; 2.500 ila 3.107 metre yüksekliğe ulaşan zirveleri, sirk (buzul) gölleri ve sularıyla adeta bir doğa harikası görünümündedir. Karagöl Dağları’nın zirvesi yakınındaki Karagöl ve civarında bulunan Aygır Gölü, Camlı Göl, Bağırsak Gölü ve Sağrak Gölü gibi buzul gölleri, görenleri büyüleyen kütlesel ve berrak su yapısıyla dikkat çeker.
Bu bölge, özellikle yaz aylarında trekking, kamp, doğa yürüyüşü ve doğa sporları için harika bir atmosfer sunar. GİDOSK gibi kulüpler tarafından düzenlenen doğa sporları şenlikleri, bisiklet turları ve dağ koşuları gibi etkinlikler sayesinde bölge aktif şekilde yaşanır hâle gelir; teknik parkurlar ve gece fotoğrafçılığı gibi aktiviteler de yapılabilir. Temmuz ayında düzenlenen Sağrak Göl Yayla Festivali ve Aksu Köyü Karagöl Keşkek Festivali ise yöresel kültürü ve doğayı bir araya getirerek ziyaretçilere unutulmaz deneyimler yaşatır.
Karagöl Dağları ve Karagöl Yaylası, fotoğrafçıların ışıltılı sular ve geniş manzaralar peşinde olduğu, doğaseverlerin ise doğrudan doğanın tam kalbinde hissedeceği bir keşif rotasıdır. beklentilerin ötesinde doğal bir coğrafya arayanlara eşsiz bir alternatif sunar.
14. Meryem Ana Manastırı (Şebinkarahisar’da) – Kayaya oyma, 4 katlı tarihi yapı, restorasyonla ziyarete açık
15. Şebinkarahisar Kalesi – Roma döneminden kalıntılar, etkileyici bir tepe manzarası sunuyor
Şebinkarahisar Kalesi, Giresun ilinin Şebinkarahisar ilçesinde, Hacı Kayası adı verilen tepe üzerinde yer alır. Roma döneminden çok daha eskiye dayandığı düşünülen bu kale, Persler, Pontus Krallığı ve Roma yönetimleri altında stratejik öneme sahipti. Günümüzdeki surlarının çoğu Selçuklu (Mengücekler) döneminde (1184’te Fahreddin Behramşah tarafından yaptırılan eklemeler) ve Osmanlı döneminde restore edilmiş olarak karşımıza çıkar. Giriş kısmındaki sivri kemerli “Selçuklu Kapısı” ve iki yanındaki yarım daire kule detayları orijinal mimarinin izlerini taşır.
Kale, dış ve iç olmak üzere iki ana bölümden oluşur. Dış kalede, kayaya oyulmuş merdivenli giriş kapısı ve “Kızlar Kalesi” adı verilen oval planlı büyük burçlar bulunur. İç kalede ise dört katlı sekizgen kule, dikdörtgen avlu ve içinde yer alan “Kırk Badal” adlı kayaya oyulmuş su sarnıcı dikkat çeker. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde, eskiden kalede 70 ev, birçok sarnıç, buğday ambarları ve cami bulunduğu belirtilir; ancak bu yapılar büyük ölçüde 1915 olaylarından sonra yok olmuştur. Bugün kale, etkileyici manzarası ve tarihi kalıntılarıyla ziyaretçilerine hem tarihi hem de coğrafi açıdan unutulmaz bir deneyim sunar.
16. Tirebolu Kalesi – Sahile hakim eski kale yapılarından biri
Tirebolu Kalesi (diğer adıyla Saint Jean Kalesi), Giresun’un Tirebolu ilçesi merkezinde, deniz içinde bir yarımada üzerinde yükselen tarihi bir yapıdır. Yapım tarihi kesin olmasa da Hellenistik ya da Roma dönemine kadar uzandığı düşünülmekte olup, Pontus Krallığı döneminde yenilenerek Orta Çağ kalesi karakterini kazanmıştır. Yapı, yerel Harşit Nehri’nden çıkan bazalt ve çevredeki Ünye kalkerinden oluşan moloz taşlarla inşa edilmiş; dış duvarlar aralıklı payandalarla desteklenmiştir. Giriş, güneyden ulaşılabilen yaklaşık 120 basamaklı dik bir merdivenle ve basık kemerli bir kapıdan sağlanır.
Kalenin içinde Meryem Ana Kilisesi şapeli, bir mescit kalıntısı ve Osmanlı döneminden kalma mezar taşları bulunur. Bu taşlar eskiden bir okul bahçesinden getirilip kaleye yerleştirilmiştir. Kalede yapılan restorasyonlar sayesinde surlar büyük ölçüde korunmuş; ziyaretçilere hem tarihi hem de coğrafi açıdan etkileyici bir deneyim sunan bir mekan haline gelmiştir. Günümüzde kent merkezinden yürüyerek erişilebilen bu kale, özellikle Karadeniz manzarası eşliğinde tarihi atmosferi yaşamak isteyenler için ideal bir duraktır.
17. Bedrama (Espiye) Kalesi (Andoz Kalesi) – Panorama eşliğinde tarihi kale kalıntıları
Bedrama (Espiye / Andoz) Kalesi, Giresun’un Espiye ilçesinde, Yağlıdere Vadisi’ne hâkim sivri bir tepe üzerine inşa edilmiş tarihi bir gözetleme yapısıdır. Kale, yaklaşık 250‑300 m yükseklikteki bir kayanın üzerine kurulmuş olup, hem Karadeniz sahil şeridini hem de vadinin iç kesimlerini kontrol etme amacı taşıyordu. Orta Çağ dönemine ait bir yapı olduğu düşünülse de, kalenin kesin yapılım tarihi belgelenmemiştir; ancak uzmanlar M.Ö. 1300’lere uzanan bir geçmişi olabileceğini ifade etmektedir. Etrafı surlarla çevrili olan kalenin giriş kısmı kuzey yönünde yer alır ve iki yarım daire burç ile korunmuştur; doğu ucunda ise dikdörtgen planlı ve tonozlu bir yapı kalıntısı dikkat çeker.
Ziyaretçilerini etkileyici panorama manzarasıyla karşılayan Bedrama Kalesi, Harşit Vadisi ve Karadeniz’in birleşen manzaralarında fotoğraf tutkunlarını cezbeden bir nokta hâline gelmiştir. Kale, restorasyon çalışmaları sonrası ziyaretçilere açık olup tepeye ulaşmak için kısa bir patika yürüyüşü gereklidir. Göz alıcı manzaranın yanında kalıntıların üzerinde hissedilen tarihî atmosfer, bölgeyi hem doğa hem de kültür turizmi açısından cazip kılmaktadır.
18. Gelin Kayası – Efsanelerle dolu doğal kaya formasyonu
Gelin Kayası, Giresun’un merkez ilçesinde, Mesudiye Köyü’nün Taşhan mevkiinde yer alan doğa harikası bir kaya formasyonudur. Dik bir yamaçta yan yana duran iki devasa taş blok, fizik kurallarına adeta meydan okurcasına dengesiz duruşuyla dikkat çeker. Bu siluet, birçok açıdan insan figürüne benzediği için halk arasında “Gelin Kayası” adıyla tanınmaktadır. Kayaların arasında duran üst parça, sanki gelinin beli kısmında taşınan uzun bir duvakla resmedilmiş gibi görünür.
Efsaneye göre; güzeller güzeli, sevmediği biriyle evlendirilmek üzere olan genç bir kız, düğün alayında at üzerinde giderken Allah’a yalvarır: “Allah’ım beni kötü koca eline düşürme, taş et dondur.” Bu dua kabul olur ve genç kız, atıyla birlikte taşa dönüşür. Bu hikâyenin simgesi olarak Gelin Kayası’nın üzerinde hem gelin hem de ata benzeyen şekiller yorumlanır. Ayrıca bakış açısına göre kayalar Atatürk silueti ya da oturmuş bir hayvana da benzetilir.
Bölge tescilli bir kültürel varlık olmasa da, son dönemde turizme kazandırılması için önemli adımlar atılıyor. Giresun Milletvekili Ali Temür önderliğinde yürütülen Gelin Kayası Turizm Destinasyonu Projesi kapsamında panoramik seyir terasları, dinlenme alanları, doğal su kaynaklı çeşme, yerel lezzet büfeleri ve fotoğraf çekim noktaları yapılması hedefleniyor. Proje tamamlandığında bölge hem yerel halk hem de doğa ve fotoğraf tutkunları için cazibe merkezi haline gelecek.
19. Yedi Değirmenler Tabiat Parkı – Mesire alanı ve doğa yürüyüş yolları
Yedi Değirmenler Tabiat Parkı, Giresun’un Espiye ilçesine bağlı Yeniköy, Akkaya ve Avluca köylerinin sınırları içerisinde yer alır. Giresun şehir merkezine yaklaşık 62 km, Espiye’ye ise 28 km mesafededir. 2013 yılında doğal ve kültürel değerleri nedeniyle tabiat parkı ilan edilen bu alan, yaklaşık 103 hektarlık bir ormanlık ekosisteme yayılmıştır.
Parkın adını aldığı “yedi değirmen”, bölgedeki kaynak suyunun tarih boyunca buğday öğütmede kullanıldığı kültürel bir mirastır. Sahada bugün altısı çalışır durumda yedi değirmen bulunmaktadır. Ayrıca park içinde 5 şelale, 2 mağara, obruklar, anıt armut ağaçları ve bir kale kalıntısı gibi doğal ve tarihî unsurlar ziyaretçileri karşılar (“Yedi Değirmenler Mağarası” da içinden kaya suyu kaynaklanan karstik yapısı ile öne çıkar).
Park aynı zamanda doğa yürüyüşü, kamp ve ekoturizm aktiviteleri açısından oldukça zengindir. Yürüyüş yolları ile ziyaretçiler şelaleleri, mağaraları ve obrukları keşfedebilir; güzergahtaki kamelyalar, büfeler ve piknik masaları sayesinde doğa içinde keyifli vakit geçirebilirler. Alanda bulunan bir restoran ise kahvaltı ve yöresel lezzet deneyimi yaşama imkânı sunar.
Ekoturizm açısından yüksek potansiyel taşıyan bu bölge, sarkıt-dikit oluşumlarından mağaralara, kültürel değirmenlerden orman ekosistemi içindeki fauna ve flora çeşitliliğine kadar zengin bir yapıya sahiptir. Bisiklet turları, doğa fotoğrafçılığı, mağara gözlemi gibi aktiviteler için ideal bir ortam sunan Yedi Değirmenler Tabiat Parkı, yerli ve yabancı turistler için unutulmaz bir rotadır.
20. Ağaçbaşı Tabiat Parkı /Aymaç Doğa Parkı – Kümbet’e yakın, yayla yürüyüşü, piknik ve festival alanı
Ağaçbaşı / Aymaç Doğa Parkı (Tabiat Parkı), Kümbet Yaylası’na yaklaşık 5 km mesafede, Dereli ilçesi sınırları içinde yer alan doğal ve kültürel açıdan önemli bir alan olarak öne çıkar. 22 Eylül 2017’de tabiat parkı statüsü kazanan Aymaç, yaklaşık 42 hektarlık bir alana yayılarak kendine özgü bitki örtüsü ve yeşil çayırlıklarıyla dikkat çeker. Ağaçbaşı yaylası bölgesinde kurulmuş olan bu park, 1.760 metreye kadar çıkan yükseklikleri, Doğu Karadeniz göknarı ve ladin ormanlarıyla zengin bir flora-fauna çeşitliliği barındırır.
Park, yayla yürüyüşü, kamp ve piknik için ideal altyapıya sahiptir. Açık çayırlık alanlarla çevrili orman içi açıklıklar, seyir terasları, kamelyalar, piknik masaları ve büfeler sayesinde günübirlik rekreasyonlar için elverişlidir. Ayrıca her yıl düzenlenen Ağaçbaşı / Aymaç Yayla Şenlikleri, yöresel halk oyunları, kemençe eşliğinde kültürel etkinlikler ve lokal ürün tezgâhlarıyla ziyaretçilere keyifli bir festival atmosferi sunar.
Hem doğal peyzajıyla hem de Kümbet’in festival ruhuyla birleşerek doğa tutkunlarına özel bir deneyim vadeden bu park, Giresun gezilerinde mutlaka rotaya eklenmeli destinasyonlardan biridir.