Ankara, Türkiye’nin başkenti ve en kalabalık ikinci şehridir. İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan Ankara, hem siyasi hem de idari açıdan ülkenin merkezidir. 13 Ekim 1923’te başkent ilan edilmesiyle birlikte hızlı bir gelişim sürecine giren şehir, günümüzde Türkiye Büyük Millet Meclisi, bakanlıklar, elçilikler ve devlet kurumlarının bulunduğu önemli bir merkez konumundadır. Coğrafi olarak denizden uzak, karasal iklime sahip olan Ankara, yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve kar yağışlı geçer.
Tarihî geçmişi Hititler, Frigler, Galatlar, Roma, Bizans ve Osmanlı gibi birçok medeniyete dayanan Ankara, zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Modern şehir dokusunun yanı sıra, Roma kalıntıları, Osmanlı dönemi yapıları ve Cumhuriyet dönemine ait anıtlarla dikkat çeker. Eğitim, sanat ve kültür alanında da oldukça gelişmiş olan şehir; müzeleri, üniversiteleri, tiyatroları ve konser salonlarıyla da önemli bir kültür başkentidir. Ankara, hem tarihî kimliği hem de çağdaş yüzüyle Türkiye’nin dinamik şehirlerinden biridir.
1. Anıtkabir – Mustafa Kemal Atatürk’ün anıt mezarı
Anıtkabir, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün anıt mezarıdır. Ankara’nın Çankaya ilçesindeki Rasattepe üzerinde yer alan bu anıtsal yapı, hem mimarisi hem de taşıdığı anlam itibarıyla Türkiye’nin en önemli simgelerinden biridir. Anıtkabir’in yapımına 1944 yılında başlanmış, dört ana bölümden oluşan yapı kompleksi 1953 yılında tamamlanarak halkın ziyaretine açılmıştır. Mimarları Prof. Emin Onat ve Orhan Arda tarafından tasarlanan Anıtkabir, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinden izler taşırken, modern ve sade çizgilerle çağdaş bir anıt kimliği kazanmıştır.
Anıtkabir, sadece bir mezar yapısı değil, aynı zamanda bir anıtsal kompleks olarak Türkiye’nin tarihine ışık tutan bir mekândır. Aslanlı Yol, Tören Meydanı, Mozole ve Barış Parkı gibi bölümleriyle ziyaretçilere hem duygu dolu hem de bilgilendirici bir deneyim sunar. Anıtkabir Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi, Atatürk’ün özel eşyaları, Nutuk’un el yazması, savaş planları ve tarihi belgeler gibi pek çok önemli objeyi barındırır. Türkiye’nin dört bir yanından gelen ziyaretçiler, yılın her günü burayı ziyaret ederek Atatürk’e olan saygılarını sunar ve Cumhuriyet’in temellerini oluşturan değerleri yakından tanıma fırsatı bulurlar.
2. Ankara Kalesi – Şehrin en eski yapılarından, panoramik manzara sunar
Ankara Kalesi, şehrin en eski ve en sembolik yapılarından biridir. Tarihi, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine kadar uzanır. Kale, Ankara’nın Altındağ ilçesinde, yüksek bir tepe üzerinde konumlanmış olup hem stratejik bir savunma noktası hem de şehir merkezine hâkim bir seyir terası işlevi görmüştür. Dış surlar ve iç kaleden oluşan yapının mimarisi, farklı dönemlerin izlerini taşır. Kale çevresindeki dar sokaklar, taş evler ve geleneksel mimari dokusu, geçmişin izlerini bugüne taşımaktadır.
Ankara Kalesi, ziyaretçilerine sadece tarihi bir yapı değil, aynı zamanda şehri yukarıdan izleyebilecekleri etkileyici bir manzara sunar. Özellikle gün batımında kaleden Ankara’yı izlemek, yerli ve yabancı turistler için unutulmaz bir deneyimdir. Kaleye çıkan yol boyunca sanat atölyeleri, el işi ürünler satan dükkânlar ve yöresel tatlar sunan kafeler bulunur. Ayrıca kale çevresinde yer alan Rahmi M. Koç Müzesi gibi kültürel alanlar, ziyaretinizi daha da zenginleştirir. Ankara Kalesi, hem tarihî bir yolculuk hem de şehre tepeden bakmak isteyenler için ideal bir duraktır.
3. Hamamönü – Restore edilmiş tarihi evleri ve kafeleriyle ünlü semt
Hamamönü, Ankara’nın Altındağ ilçesinde yer alan ve Osmanlı dönemine ait mimarisiyle öne çıkan tarihi bir semttir. Geleneksel Ankara evlerinin restore edilmesiyle yeniden canlandırılan bu bölge, taş döşeli dar sokakları, ahşap cumbalı evleri ve otantik atmosferiyle ziyaretçilerine zamanda yolculuk hissi yaşatır. Bir dönem unutulmaya yüz tutmuşken, yapılan kapsamlı restorasyon çalışmaları sayesinde kültürel bir cazibe merkezine dönüşmüştür. Bugün Hamamönü, hem yerli halkın hem de turistlerin uğrak noktalarından biridir.
Semt, sadece mimarisiyle değil, aynı zamanda kültürel etkinlikleri, el sanatları atölyeleri ve yöresel lezzetler sunan kafeleriyle de dikkat çeker. Her yıl düzenlenen Ramazan etkinlikleri, sokak müzisyenleri, kitap fuarları ve geleneksel el işi pazarları, Hamamönü’nün kültürel dokusunu yaşatır. Mehmet Akif Ersoy’un bir dönem yaşadığı ev de burada yer almakta olup, müze olarak ziyarete açıktır. Hamamönü, tarihî dokunun korunarak modern yaşama entegre edildiği, hem huzur verici hem de zengin bir kültür deneyimi sunan özel bir Ankara köşesidir.
4. Etnografya Müzesi – Türk kültürüne dair zengin koleksiyon
Etnografya Müzesi, Ankara’nın Ulus semtinde yer alan ve Türk kültürünün zenginliğini yansıtan önemli müzelerden biridir. 1925 yılında kurulmasına karar verilen müze, Türkiye Cumhuriyeti döneminde açılan ilk müze olarak 1930 yılında ziyarete açılmıştır. Müzenin binası, mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından tasarlanmış ve Türk mimari unsurlarını yansıtan sade ve etkileyici bir yapıdır. Müzenin önünde yer alan mermer Atatürk heykeli, 1927 yılında İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica tarafından yapılmıştır. Atatürk’ün vefatının ardından, Anıtkabir tamamlanana kadar naaşı 15 yıl boyunca bu müzede muhafaza edilmiştir.
Müze koleksiyonu; halı, kilim, geleneksel kıyafetler, takılar, silahlar, ahşap ve maden işçiliği örnekleri gibi Anadolu Türk kültürünü temsil eden birçok eseri içerir. Ayrıca sünnet, düğün, asker uğurlama gibi geleneksel Türk törenlerine ait objeler ve canlandırmalar da sergilenmektedir. Sergilenen eserler, hem Anadolu’nun tarihî geçmişine ışık tutar hem de geleneksel yaşam tarzını gözler önüne serer. Etnografya Müzesi, Türk halk kültürünü daha yakından tanımak isteyen ziyaretçiler için oldukça değerli bir kaynaktır.
5. Anadolu Medeniyetleri Müzesi – Dünya çapında ödüllü arkeoloji müzesi
Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Ankara’nın Ulus semtinde, Ankara Kalesi’nin güney yamacında yer alan ve Türkiye’nin en önemli arkeoloji müzelerinden biridir. Müze, Osmanlı dönemine ait iki tarihi yapı olan Mahmut Paşa Bedesteni ve Kurşunlu Han’ın restore edilmesiyle oluşturulmuştur. Bu yapılar, 15. yüzyılda inşa edilmiş olup, 1881 yılında meydana gelen bir yangın sonrasında uzun süre atıl kalmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla, Anadolu’dan toplanan arkeolojik eserlerin sergilenmesi amacıyla bu binalar 1938-1968 yılları arasında restore edilerek müzeye dönüştürülmüştür. Müze, 1943 yılında ziyarete açılmış ve 1968 yılında bugünkü halini almıştır. 1997 yılında Avrupa Müze Forumu tarafından “Avrupa’da Yılın Müzesi” ödülüne layık görülmüştür.
Müze koleksiyonu, Anadolu’nun tarih öncesi dönemlerinden başlayarak, Paleolitik Çağ’dan Osmanlı dönemine kadar uzanan geniş bir zaman dilimini kapsar. Sergilenen eserler arasında Çatalhöyük’ten çıkarılan Ana Tanrıça heykelleri, Alacahöyük’teki kral mezarlarından elde edilen altın ve bronz objeler, Kültepe’deki Asur ticaret kolonilerine ait çivi yazılı tabletler ve Gordion’daki Frigya Kralı Midas’a ait mezar eşyaları bulunmaktadır. Ayrıca, Hitit dönemine ait İnandık vazosu, Urartu dönemine ait fildişi işlemeler ve Roma dönemine ait mermer heykeller gibi birçok önemli eser de müzede sergilenmektedir. Bu zengin koleksiyon, Anadolu’nun binlerce yıllık kültürel mirasını ziyaretçilere sunmaktadır.
6. CerModern – Modern sanat sergilerine ev sahipliği yapan sanat merkezi
CerModern, Ankara’nın Altındağ ilçesinde, Sıhhiye semtinde bulunan ve Türkiye’nin önde gelen modern sanat merkezlerinden biridir. 1926-1927 yıllarında demiryolu araçlarının bakım ve onarımı için inşa edilen eski Cer Atölyeleri, 2010 yılında mimarlar Semra ve Özcan Uygur tarafından restore edilerek CerModern adıyla sanatseverlerin hizmetine sunulmuştur. Bu dönüşüm, endüstriyel mirası koruyarak çağdaş sanatla buluşturmayı amaçlamıştır.
CerModern, 11.500 metrekarelik bir alana yayılan sergi salonları, atölyeler, kütüphane, kafe ve restoran gibi bölümleriyle ziyaretçilere kapsamlı bir sanat deneyimi sunmaktadır. Merkez, ulusal ve uluslararası sanatçıların sergilerine ev sahipliği yapmanın yanı sıra, tiyatro gösterimleri, konserler, film gösterimleri ve atölye çalışmaları gibi çeşitli etkinliklerle de Ankara’nın kültürel yaşamına katkıda bulunmaktadır.
Ziyaret saatleri Salı’dan Pazar’a 10:00 – 19:00 arasındadır. Pazartesi günleri kapalıdır.
7. Atatürk Orman Çiftliği ve Hayvanat Bahçesi – Doğa ve tarih iç içe
Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ), Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından 5 Mayıs 1925’te Ankara’da kurulmuş, tarım ve hayvancılık alanında modernleşmeyi hedefleyen örnek bir çiftliktir. Başlangıçta “Gazi Orman Çiftliği” adıyla anılan bu alan, Atatürk’ün liderliğinde bataklık ve çorak arazilerin ıslah edilmesiyle verimli hale getirilmiş ve kısa sürede Ankara’nın yeşil alan ihtiyacını karşılayan önemli bir merkez olmuştur. 1937 yılında Atatürk, çiftliği ve diğer mülklerini Türk milletine bağışlamıştır.
AOÇ, sadece tarım ve hayvancılık faaliyetleriyle değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel etkinlikleriyle de dikkat çekmiştir. Çiftlik bünyesinde kurulan bira fabrikası, süt ürünleri tesisi, Atatürk’ün Selanik’teki doğduğu evin birebir kopyası olan Atatürk Evi Müzesi ve çeşitli dinlenme alanları, halkın hizmetine sunulmuştur. Ayrıca, 1933 yılında tarıma ve halka zarar veren hayvanların teşhiri amacıyla kurulan minyatür hayvanat bahçesi, halkın yoğun ilgisi üzerine modern bir hayvanat bahçesine dönüştürülmüş ve 29 Ekim 1940’ta hizmete açılmıştır.
Ancak, Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi, 26 Ağustos 2013 tarihinde yenilenme amacıyla kapatılmıştır. Kapatılmasının ardından, hayvanların büyük bir kısmı Gaziantep Hayvanat Bahçesi’ne transfer edilmiştir. 2016 yılında ise, hayvanat bahçesinin yerine Ankapark adlı büyük bir tema parkı açılmıştır.
Günümüzde, Atatürk Orman Çiftliği, Ankara’nın önemli yeşil alanlarından biri olarak varlığını sürdürmektedir. Çiftlik alanında, Atatürk Evi Müzesi, Merkez Lokantası, çeşitli üretim tesisleri ve satış noktaları gibi ziyaretçilerin ilgisini çeken birçok yer bulunmaktadır. Ayrıca, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Dijital Hayvanat Bahçesi projesiyle, ziyaretçilere sanal gerçeklik teknolojisi kullanılarak hayvanları tanıma ve öğrenme imkanı sunulmaktadır.
Atatürk Orman Çiftliği, hem tarihi önemi hem de sunduğu doğal ve kültürel zenginliklerle Ankara’da doğa ve tarih iç içe bir deneyim yaşamak isteyenler için ideal bir destinasyondur.
8. Kuğulu Park – Kuğularıyla meşhur, Çankaya’da şehir parkı
Kuğulu Park, Ankara’nın Çankaya ilçesinin Kavaklıdere semtinde, Tunalı Hilmi Caddesi, Atatürk Bulvarı ve Polonya Caddesi’nin kesişim noktasında yer alan, başkentin en sevilen ve simgesel parklarından biridir. 1958 yılında Ankara Belediyesi tarafından kurulan park, adını içinde barındırdığı kuğulardan alır. Parkın havuzunda kuğuların yanı sıra kazlar ve ördekler de bulunur. Viyana Belediyesi tarafından hediye edilen beyaz kuğular ve Çin hükümetinin armağanı olan kara kuğular, parkın en dikkat çekici sakinleridir. Parkta toplamda 24 farklı kuş türü gözlemlenebilir.
Kuğulu Park, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda kültürel ve tarihi önemiyle de öne çıkar. Parkın girişinde, 2006 yılında dikilen, Ümit Öztürk’ün eseri olan Tunalı Hilmi Bey’in heykeli yer alır. Ayrıca, Muzaffer Ertoran tarafından yapılan “Öpüşenler” adlı heykel de parkın içinde bulunmaktadır. Parkta çocuk oyun alanları, yürüyüş yolları ve Atatürk Bulvarı’na bakan bir kafeterya da mevcuttur. Zengin bitki örtüsü arasında kavak, çınar, leylak, erguvan ve alıç ağaçları ile çeşitli çalı grupları ve mevsimlik çiçekler bulunur. Tarihi ve doğal güzellikleri nedeniyle Kuğulu Park, Kültür Bakanlığı Ankara Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından sit alanı olarak ilan edilmiştir.
9. Gençlik Parkı – Eğlence alanları, lunapark ve yürüyüş yolları
Ankara’nın Altındağ ilçesinde, Ulus semtinde yer alan Gençlik Parkı, 275.000 metrekarelik geniş bir alana yayılmış, başkentin en eski ve simgesel parklarından biridir. Cumhuriyetin ilk yıllarında bataklık bir arazi üzerine kurulan park, 19 Mayıs 1943’te halka açılmıştır. Parkın içinde yapay bir gölet, yürüyüş ve koşu parkurları, çocuk oyun alanları, piknik alanları, açık hava tiyatrosu, kafe ve restoranlar gibi çeşitli sosyal ve kültürel tesisler bulunmaktadır. Ayrıca, parkın merkezinde yer alan yapay gölette sandal ve pedallı bot turları da yapılabilmektedir.
Gençlik Parkı’nın en dikkat çekici bölümlerinden biri, 1951 yılında kurulan lunaparktır. Dönme dolap, çarpışan arabalar ve atlı karınca gibi klasik eğlence araçlarının yanı sıra, modern oyun aletleri de bulunmaktadır. Park, 2008-2009 yıllarında kapsamlı bir yenileme sürecinden geçmiş ve bu süreçte 44.000 metrekarelik havuz alanı ile 70.000 metrekarelik çim alanı eklenmiştir. Ayrıca, parkta 1.029 metrekarelik çocuk oyun alanı, 25.000 metrekarelik lunapark ve 10.000 metrekarelik opera binası gibi çeşitli tesisler de yer almaktadır.
Gençlik Parkı, Ankara’nın merkezinde doğayla iç içe vakit geçirmek isteyenler için ideal bir mekandır. Toplu taşıma araçlarıyla kolayca ulaşılabilen park, her yaştan ziyaretçiye hitap eden çeşitli aktiviteleriyle başkentin önemli rekreasyon alanlarından biri olmaya devam etmektedir
10. Kocatepe Camii – Ankara’nın en büyük camilerinden
Kocatepe Camii, Ankara’nın Çankaya ilçesinde yer alan ve başkentin en büyük camisi olma özelliğini taşıyan görkemli bir ibadet ve kültür merkezidir. Yapımına 1967 yılında başlanan cami, 1987 yılında tamamlanarak ibadete açılmıştır. İnşası sırasında çeşitli mimari projeler değerlendirilmiş, ancak en son Hüsrev Tayla ve Fatin Uluengin’in geleneksel Osmanlı mimarisini yansıtan tasarımı uygulanmıştır. Bu tasarım, Selimiye ve Sultan Ahmet camilerinden esinlenerek, klasik Osmanlı mimarisinin modern bir yorumu olarak kabul edilir.
Cami, 4500 metrekarelik bir alana inşa edilmiş olup, 88 metre yüksekliğinde dört minareye sahiptir. Ana kubbesi 48,5 metre yüksekliğinde ve 25,5 metre çapındadır. İç mekânı, dört fil ayağı üzerine oturan merkezi bir kubbe ile çevrelenmiş dört yarım kubbeden oluşur. Caminin iç süslemelerinde çini, mermer, altın varak ve özel boyalar kullanılmış; yazılar hattatlar Hamit Aytaç ve Mahmut Öncü tarafından yazılmıştır. Ayrıca, caminin alt katında konferans salonu, kütüphane, otopark ve ticari alanlar gibi sosyal tesisler bulunmaktadır.
Kocatepe Camii, sadece bir ibadet yeri olmanın ötesinde, Ankara’nın siluetine hakim olan ve şehrin farklı noktalarından görülebilen mimarisiyle başkentin simgelerinden biri haline gelmiştir. Geniş avlusu, etkileyici iç mekânı ve mimari detaylarıyla ziyaretçilerine hem manevi hem de estetik bir deneyim sunar. Ankara’yı ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken bu yapı, hem tarihi hem de kültürel açıdan büyük bir öneme sahiptir.
11. Hacı Bayram-ı Veli Camii ve Türbesi – Tarihi ve dini öneme sahip
Hacı Bayram-ı Veli Camii ve Türbesi, Ankara’nın Altındağ ilçesinde, Ulus semtinde yer alan ve şehrin en önemli dini ve tarihi yapılarından biridir. Cami, 1427-1428 yıllarında Osmanlı döneminde inşa edilmiş olup, adını Türk mutasavvıfı ve şairi Hacı Bayram-ı Veli’den alır. Caminin hemen yanında, 1429 yılında inşa edilen Hacı Bayram-ı Veli’nin türbesi bulunmaktadır. Bu kompleks, hem inanç turizmi açısından hem de mimari ve tarihi değeriyle Ankara’nın önemli ziyaret noktalarından biridir.
Caminin mimarisi, klasik Osmanlı cami mimarisinin özelliklerini taşır. Kare planlı yapısı, tek minaresi ve kurşun kaplı kubbesiyle dikkat çeker. İç mekânda ahşap işçiliği ve kalem işi süslemeler öne çıkar. Caminin hemen bitişiğinde yer alan türbe, sekizgen tamburlu ve kurşun kaplı kubbesiyle öne çıkar. Hacı Bayram-ı Veli’nin yanı sıra, Bayramiyye tarikatının diğer önemli isimleri de burada defnedilmiştir. Ayrıca, cami kompleksinin hemen yanında, Roma dönemine ait Augustus Tapınağı’nın kalıntıları bulunmaktadır. Bu durum, bölgenin tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptığını göstermektedir.
Hacı Bayram-ı Veli Camii ve Türbesi, 2016 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edilmiştir. Bu yapı, hem dini önemi hem de tarihi ve kültürel değeriyle Ankara’nın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olma özelliğini taşımaktadır.
12. Roma Hamamı Kalıntıları – Ulus’ta yer alan antik Roma kalıntısı
Ankara’nın Altındağ ilçesinde, Ulus semtindeki Çankırı Caddesi üzerinde yer alan Roma Hamamı, başkentin en önemli antik kalıntılarından biridir. MS 212-217 yılları arasında Roma İmparatoru Caracalla tarafından Sağlık Tanrısı Asklepion adına inşa ettirilen bu yapı, Roma döneminin görkemli mimarisini yansıtan nadide örneklerden biridir. Yaklaşık 65.000 metrekarelik bir alanı kaplayan hamam kompleksi, 1937-1943 yılları arasında yapılan kazılarla gün yüzüne çıkarılmış ve 1997-2001 yılları arasında gerçekleştirilen düzenlemelerle açık hava müzesi haline getirilmiştir.
Roma Hamamı, palaestra (spor alanı), frigidarium (soğukluk), tepidarium (ılıklık), caldarium (sıcaklık) gibi bölümleriyle klasik Roma hamam mimarisinin tüm unsurlarını barındırır. Ayrıca, sütunlu yollar, mezar stelleri, kitabeler ve mimari parçalar gibi yaklaşık 1.000 eser, ören yerinde sergilenmektedir. Bu eserler, Roma ve Bizans dönemlerine ait olup, dönemin sosyal, kültürel ve ekonomik yapısı hakkında önemli bilgiler sunar.
Roma Hamamı, haftanın her günü 08:30-19:00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Giriş ücreti ve diğer detaylar için resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Toplu taşıma ile ulaşım oldukça kolaydır; Ulus Meydanı’ndan yürüyerek yaklaşık 5-10 dakikada ulaşabilirsiniz. Tarihe ilgi duyanlar için Ankara Roma Hamamı, mutlaka görülmesi gereken bir ören yeridir.
13. Augustus Tapınağı – Antik döneme ait önemli bir yapı
Ankara’nın Altındağ ilçesinde, Hacı Bayram Camii’nin hemen yanında yer alan Augustus Tapınağı, Roma dönemine ait en önemli yapılardan biridir. M.Ö. 25-20 yılları arasında, Roma İmparatoru Augustus’un onuruna ve kentin yerel tanrıçası Roma’ya ithafen inşa edilmiştir. Tapınak, Korinth düzeninde, pseudo-dipteral planlı ve yaklaşık 36 x 55 metre ölçülerindedir. Yaklaşık 2 metre yüksekliğinde sekiz basamakla çıkılan bir podyum üzerine oturtulmuştur. Dar kenarlarında 8, uzun kenarlarında 15 sütunla çevrelenmiştir.
Tapınağın en dikkat çekici özelliği, İmparator Augustus’un ölümünden sonra, onun başarılarını anlatan “Res Gestae Divi Augusti” adlı vasiyetinin Latince ve Yunanca metinlerinin tapınağın duvarlarına kazınmış olmasıdır. Bu yazıtlar, Roma İmparatorluğu’nun resmi belgeleri arasında en kapsamlı ve iyi korunmuş örneklerden biridir. Özellikle Latince metin, tapınağın pronaos (ön oda) duvarında, Yunanca çevirisi ise cella (kutsal oda) dış duvarında yer almaktadır.
Zamanla tapınak, Bizans döneminde kiliseye dönüştürülmüş; bu süreçte yapıya apsis eklenmiş ve bazı duvarlara pencereler açılmıştır. 15. yüzyılda ise Hacı Bayram Camii’nin inşasıyla birlikte tapınak, medrese olarak kullanılmıştır.
Günümüzde Augustus Tapınağı, Ankara’nın tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçası olarak ziyaretçilere açıktır. Yaz aylarında 09:00-19:00, kış aylarında ise 08:00-17:00 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilir.
Bu antik yapı, Roma döneminden günümüze ulaşan nadir eserlerden biri olup, tarih ve arkeoloji meraklıları için eşsiz bir ziyaret noktasıdır.
14. Ulus Meydanı – Cumhuriyetin ilk yıllarına ait yapılarla çevrili bölge
Ulus Meydanı, Ankara’nın Altındağ ilçesinde yer alan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş dönemine tanıklık etmiş önemli bir tarihi merkezdir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ankara’nın kalbi olarak kabul edilen bu meydan, birçok önemli yapıya ev sahipliği yapmaktadır. Meydanın merkezinde, 1927 yılında Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından yapılan ve Kurtuluş Savaşı’nı simgeleyen Zafer Anıtı bulunmaktadır. Bu anıt, Mustafa Kemal Atatürk’ün at üzerinde tasvir edildiği ve çevresinde savaşın farklı yönlerini anlatan kabartmaların yer aldığı etkileyici bir eserdir.
Ulus Meydanı’nın çevresi, erken Cumhuriyet döneminin mimari anlayışını yansıtan birçok yapıyla çevrilidir. Bunlar arasında, 1920-1924 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak kullanılan ve günümüzde Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak hizmet veren bina ile 1924-1960 yılları arasında meclis binası olarak kullanılan ve şu anda Cumhuriyet Müzesi olarak faaliyet gösteren yapı bulunmaktadır. Ayrıca, Türkiye İş Bankası ve Sümerbank’ın genel müdürlük binaları da bu bölgede yer almakta olup, dönemin ekonomik ve siyasi yapısını yansıtan önemli örneklerdir.
Ulus Meydanı, sadece tarihi yapılarıyla değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel etkinliklerin merkezi olmasıyla da dikkat çeker. Meydan, geçmişte milli bayramların ve resmi devlet törenlerinin ana mekanı olmuştur. Günümüzde de Ankara’nın tarihi dokusunu hissetmek isteyen ziyaretçiler için önemli bir durak noktasıdır.
15. TCDD Demiryolu Müzesi – Demiryolu tarihine ilgi duyanlar için nostaljik bir deneyim
Ankara’nın Altındağ ilçesinde, Ankara Garı kompleksi içinde yer alan TCDD Demiryolu Müzesi, demiryolu tarihine ilgi duyanlar için nostaljik bir deneyim sunmaktadır. Müze, 1892 yılında Bağdat Demiryolu’nun yapımı sırasında inşa edilen ve “Direksiyon Binası” olarak bilinen yapıda hizmet vermektedir. Bu bina, 27 Aralık 1919 tarihinde Ankara’ya gelen Mustafa Kemal Atatürk tarafından Başkomutanlık karargâhı ve konutu olarak kullanılmıştır. 1920-1922 yılları arasında önemli kararların alındığı bu bina, 24 Aralık 1964 tarihinde müze olarak ziyarete açılmıştır.
Müzenin giriş katı, demiryolu tarihine dair zengin bir koleksiyona ev sahipliği yapmaktadır. Burada 1856’dan günümüze kadar kullanılan demiryolu ürünleri, yemek ve yatak vagonlarında kullanılan belgeler, madalyalar, demiryolu makasları, raylar ve gümüş sofra takımları sergilenmektedir. Ayrıca, demiryolu iletişiminde kullanılan mühürler, sertifikalar, kimlik kartları, biletler, lokomotif plakaları, telefon ve telgraf setleri de ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Üst katta ise Atatürk’ün kabul odası, çalışma ve yatak odası ile Fikriye Hanım’ın odası bulunmaktadır. Bu alanlar, dönemin mobilyaları ve kişisel eşyalarıyla orijinal haliyle korunmuştur. Ayrıca, Atatürk’ün 1935-1938 yılları arasında yurt gezilerinde kullandığı özel vagon da müze binasının yanında sergilenmektedir.
Müze, hafta içi 09:00-17:00 saatleri arasında ziyarete açıktır ve giriş ücretsizdir. Hafta sonları ile milli ve dini bayramlarda kapalıdır.
16. Müze Köy Atçalı – Geleneksel Anadolu köy yaşantısını yansıtan açık hava müzesi
Ankara’nın Altındağ ilçesinde yer alan Altınköy Açık Hava Müzesi, geleneksel Anadolu köy yaşamını deneyimlemek isteyenler için eşsiz bir mekandır. Altındağ Belediyesi tarafından 2012 yılında kurulan bu müze, yaklaşık 500 dönümlük bir alanda, 1930-1950’li yılların köy mimarisi ve kültürünü yansıtan bir köy atmosferi sunmaktadır. Müze, köy kahvesi, muhtarlık, ahırlar, bahçeler ve geleneksel Türk tipi köy evleriyle, tamamen bir köy hayatı yansıtacak şekilde kurulmuştur.
Altınköy Açık Hava Müzesi’nde geleneksel köy evleri, tarım ve hayvancılık alanları, el sanatları atölyeleri, değirmen ve fırın, cami ve okul, köy meydanı ve geleneksel oyun alanları gibi bölümler bulunmaktadır. Ziyaretçiler, bu alanlarda Anadolu’nun farklı bölgelerinden esinlenerek inşa edilmiş evleri gezebilir, geleneksel el sanatlarını deneyimleyebilir ve köy yaşamının çeşitli yönlerini gözlemleyebilirler.
Müze, pazartesi günleri hariç her gün 10:00–18:00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Giriş ücretleri ve diğer detaylar için müzenin resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
17. Mogan Gölü ve Parkı (Gölbaşı) – Göl kenarında yürüyüş ve piknik alanları
Mogan Gölü ve çevresindeki Mogan Parkı, Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde yer alan ve doğayla iç içe vakit geçirmek isteyenler için ideal bir rekreasyon alanıdır. Şehir merkezine yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta bulunan bu bölge, yürüyüş yolları, piknik alanları ve çeşitli sosyal tesisleriyle ziyaretçilerine huzurlu bir ortam sunar. 644.979 metrekarelik bir alana yayılan Mogan Parkı, ahşap kıyı yolları, koşu ve yürüyüş parkurları, çocuk oyun alanları, tenis kortları ve basketbol sahaları gibi birçok imkânı barındırır.
Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde yer alan Mogan Gölü, zengin flora ve faunasıyla dikkat çeker. Göl çevresindeki piknik alanları, mangal yapma imkânı sunarken, göl kenarındaki yürüyüş yolları doğa severler için keyifli bir deneyim sağlar. Ayrıca, gölün çevresinde çeşitli kafe ve restoranlar da bulunmaktadır. Toplu taşıma ile ulaşım sağlamak isteyenler için 106-4, 158 ve 158-3 numaralı otobüs hatları Mogan Gölü Rekreasyon Alanı yakınından geçmektedir.
Mogan Gölü ve Parkı, Ankara’da doğayla baş başa kalmak, yürüyüş yapmak veya piknik yapmak isteyenler için vazgeçilmez bir destinasyondur.
18. Seğmenler Parkı – Şehrin merkezinde geniş yeşil alan
Ankara’nın Çankaya ilçesinde yer alan Seğmenler Parkı, şehrin merkezinde doğayla iç içe vakit geçirmek isteyenler için ideal bir yeşil alandır. Yaklaşık 67.000 metrekarelik bir alana yayılan park, 1983 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından hizmete açılmıştır. Adını, Ankara’nın geleneksel halk oyunlarında önemli bir yere sahip olan “seğmen”lerden alır. Park, çim alanları, yürüyüş yolları, çocuk oyun alanları, açık hava spor aletleri ve yapay göletleriyle ziyaretçilere huzurlu bir ortam sunar.
Seğmenler Parkı, piknik yapmak, yürüyüşe çıkmak, spor yapmak veya sadece doğanın tadını çıkarmak isteyenler için çeşitli olanaklar sağlar. Özellikle bahar ve yaz aylarında rengarenk çiçeklerle bezenen park, sonbaharda ise sararan yapraklarıyla fotoğraf tutkunları için eşsiz manzaralar sunar. Parkta zaman zaman açık hava konserleri, sergiler ve festivaller gibi kültürel etkinlikler de düzenlenmektedir. Şehrin kalbinde yer alması sayesinde toplu taşıma ile kolayca ulaşılabilen Seğmenler Parkı, Ankara’nın en değerli yeşil alanlarından biri olarak hem yerel halkın hem de ziyaretçilerin uğrak noktasıdır.
19. Botanik Parkı – Doğayla iç içe vakit geçirmek isteyenler için ideal
Ankara’nın Çankaya ilçesinde yer alan Botanik Parkı, şehir merkezinde doğayla iç içe vakit geçirmek isteyenler için ideal bir yeşil alandır. 1970 yılında kurulan park, yaklaşık 65.000 metrekarelik bir alana yayılmış olup, 46.200 metrekarelik yeşil alanı, 15.532 metrekarelik sert zeminleri ve 1.330 metrekarelik göletleriyle dikkat çeker.
Park içerisinde Türkiye’nin farklı bölgelerine özgü bitki türlerini barındıran Türkiye Florası Bölümü, çeşitli ağaç ve çalı türlerinin sergilendiği Arboretum (Ağaç Müzesi), dağlık ve kayalık alanlarda yetişen bitkilerin bulunduğu Kaya Bahçesi, yüzlerce gül çeşidini içeren Gül Bahçesi, geleneksel Japon bahçe sanatının örneklerini sunan Japon Bahçesi, kurak bölgelere özgü bitkilerin sergilendiği Sukulent Bahçesi, tıbbi ve aromatik bitkilerin bulunduğu özel alanlar ve mevsimlik çiçeklerle bezeli bölümler bulunmaktadır. Ayrıca, parkta 1989 yılında kurulan “Dünya Barış Çanı” anıtı da yer almakta olup, bu anıt Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının kurbanlarını anmak amacıyla yapılmıştır.
Botanik Parkı, ziyaretçilerine yürüyüş yolları, oturma alanları ve doğal güzellikleriyle huzurlu bir ortam sunar. Park, Atakule’nin hemen yakınında konumlanmış olup, Kızılay’dan kalkan 135, 188, 407 ve 413 numaralı otobüslerle ulaşım sağlanabilir. Doğa severler, botanik meraklıları ve fotoğraf tutkunları için Ankara’nın merkezinde keşfedilmeyi bekleyen bir cennettir.
20. Altınköy Açık Hava Müzesi – Köy yaşantısı ve geleneksel Türk mimarisi
Altınköy Açık Hava Müzesi, Ankara’nın Altındağ ilçesinde yer alan ve geleneksel Anadolu köy yaşamını yaşatmayı amaçlayan bir kültürel miras alanıdır. 2012 yılında Altındağ Belediyesi tarafından hayata geçirilen bu proje, hızla modernleşen dünyada unutulmaya yüz tutmuş köy kültürünü koruma ve gelecek nesillere aktarma misyonunu taşımaktadır.
Yaklaşık 500 dönümlük bir arazi üzerine kurulu olan müze, ziyaretçilerine 1930-1950’li yılların köy atmosferini birebir yaşama fırsatı sunar. Müze alanında, geleneksel Türk mimarisini yansıtan köy evleri, köy kahvesi, muhtarlık binası, ahırlar, bahçeler, cami, okul, bakkal, değirmen ve fırın gibi yapılar bulunmaktadır. Bu yapılar, Anadolu’nun farklı bölgelerinden esinlenilerek inşa edilmiş olup, her biri dönemin yaşam tarzını yansıtacak şekilde düzenlenmiştir.
Altınköy’de ayrıca, geleneksel el sanatlarının sergilendiği atölyeler, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin gösterildiği alanlar, çocuklar için geleneksel oyun alanları ve biyolojik gölet gibi bölümler de mevcuttur. Ziyaretçiler, burada eski usul tarım aletlerini görebilir, mevsime göre ekim ve hasat faaliyetlerine tanık olabilir ve çiftlik hayvanlarını yakından gözlemleyebilirler.
Müze, yılın belirli dönemlerinde kültürel etkinlikler, konserler ve dans gösterileri gibi organizasyonlara da ev sahipliği yapmaktadır. Altınköy Açık Hava Müzesi, hem Ankaralılar hem de şehir dışından gelen ziyaretçiler için eğitici ve eğlenceli bir deneyim sunarak, geleneksel köy yaşamını modern şehir hayatının içinde yaşatma fırsatı tanır.
Ziyaret saatleri ve giriş ücretleri dönemsel olarak değişiklik gösterebilir; bu nedenle güncel bilgiler için Altındağ Belediyesi’nin resmi web sitesini ziyaret etmeniz önerilir.
21. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Sanat Galerisi – Modern sergiler
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB ETÜ), Ankara’nın Söğütözü semtinde yer almakta olup, sanat ve tasarım alanında çeşitli sergilere ev sahipliği yapmaktadır. Üniversitenin Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi bünyesindeki Görsel İletişim Tasarımı Bölümü, öğrencilerin ve akademisyenlerin çalışmalarını sergileyerek sanatseverlerle buluşturmayı hedeflemektedir.
TOBB ETÜ’deki sergiler genellikle üniversite kampüsünde düzenlenmekte olup, halka açık etkinliklerdir. Sergi tarihleri ve detayları için üniversitenin resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Sanat ve tasarım alanındaki bu etkinlikler, Ankara’daki kültürel yaşamın zenginleşmesine katkıda bulunmakta ve sanatseverlere farklı perspektifler sunmaktadır.
22. Atakule – Ankara’nın simgelerinden, döner restoranıyla ünlü
Atakule, Ankara’nın Çankaya ilçesinde yer alan ve 1989 yılında hizmete açılan, şehrin simge yapılarından biridir. 125 metre yüksekliğindeki bu kule, Türkiye’nin ilk döner restoranına ev sahipliği yapmasıyla da tanınır. Kulenin tepe katında bulunan döner platform, ziyaretçilere 360° panoramik Ankara manzarası sunar. Atakule, sadece mimarisiyle değil, aynı zamanda altında yer alan alışveriş merkezi ve sosyal alanlarıyla da başkentin önemli cazibe merkezlerinden biridir.
Atakule’nin döner restoranı, “Nakia” adıyla hizmet vermektedir. Nakia, modern Türk mutfağının seçkin örneklerini sunarken, 360° dönen platformu sayesinde misafirlerine eşsiz bir yemek deneyimi yaşatır. Restoran, salıdan pazara 17:00–01:00 saatleri arasında hizmet vermektedir.
Atakule’ye ulaşım oldukça kolaydır. Kule, Çankaya Caddesi üzerinde, Botanik Parkı’nın hemen yanında yer alır. Toplu taşıma araçlarıyla veya özel araçla rahatlıkla ulaşılabilir. Ayrıca, Atakule’nin resmi web sitesi atakule.com.tr üzerinden etkinlikler, mağazalar ve diğer hizmetler hakkında detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.
23. Beypazarı İlçesi – Tarihi evleri ve yerel lezzetleriyle günübirlik geziler için ideal
Beypazarı, Ankara’nın yaklaşık 100 km kuzeybatısında yer alan ve tarihi dokusu, geleneksel mimarisi, el sanatları ve lezzetli mutfağıyla öne çıkan şirin bir ilçedir. Osmanlı döneminden kalma beyaz badanalı, cumbalı konaklarıyla ünlü olan Beypazarı, 3.000’den fazla tescilli tarihi eve ev sahipliği yapmaktadır. Bu evlerin birçoğu restore edilerek otel, restoran veya müze olarak hizmet vermektedir.
İlçenin tarihi, M.Ö. 3000’li yıllara kadar uzanmakta olup, Hititler, Frigler, Galatlar, Romalılar, Bizanslılar, Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır . Beypazarı’nın eski adı “Lagania” olup, zamanla “Beğ Pazarı” olarak anılmıştır.
Beypazarı’nın sokaklarında dolaşırken, Alaaddin Sokak ve İmaret Meydanı gibi bölgelerde el sanatları atölyeleri, gümüşçüler çarşısı ve tarihi çarşıyı ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca, Hıdırlık Tepesi’nden ilçenin panoramik manzarasını izleyebilir, İnözü Vadisi’nde doğa yürüyüşleri yapabilirsiniz.
Yöresel lezzetler açısından Beypazarı oldukça zengindir. Beypazarı güveci, yaprak sarması, tarhana çorbası, 80 katlı baklava, höşmerim tatlısı, cevizli sucuk ve Beypazarı kurusu gibi tatları deneyebilirsiniz . Ayrıca, Türkiye’nin havuç ihtiyacının %60’ını karşılayan Beypazarı’nda havuç suyu, havuç lokumu ve havuç reçeli gibi ürünler de oldukça popülerdir.
Beypazarı, Ankara’dan yaklaşık 1-1,5 saatlik bir yolculukla ulaşılabilecek mesafede olup, günübirlik geziler için ideal bir destinasyondur. Tarihi atmosferi, doğal güzellikleri ve lezzetli mutfağıyla ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunmaktadır.
24. Kızılcahamam Soğuksu Milli Parkı – Doğa yürüyüşü ve temiz hava için tercih edilir
Kızılcahamam Soğuksu Milli Parkı, Ankara’nın yaklaşık 80 km kuzeyinde, Kızılcahamam ilçesi sınırları içinde yer alan ve 1959 yılında milli park ilan edilen önemli bir doğa alanıdır. Yaklaşık 1.187 hektarlık bir alanı kaplayan park, zengin bitki örtüsü, temiz havası ve çeşitli yürüyüş parkurlarıyla doğa severler için cazip bir destinasyondur.
Doğa Yürüyüşü ve Gözlem Noktaları
Soğuksu Milli Parkı, farklı zorluk seviyelerine sahip yürüyüş parkurları sunmaktadır. Örneğin, 16,4 km uzunluğundaki orta zorlukta bir rota, yaklaşık 3 saatlik bir yürüyüşle tamamlanabilir. Bu parkurlar, fosil ağaçlar, seyir terasları ve kara akbaba gözlem alanları gibi ilgi çekici noktaları içermektedir.
Biyoçeşitlilik ve Doğal Güzellikler
Park, sarıçam, karaçam, köknar ve meşe gibi ağaç türlerinin yanı sıra, nesli tehlikede olan kara akbaba gibi birçok kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, boz ayı, kurt, geyik ve sincap gibi memeliler de parkın faunasında yer almaktadır.
Ziyaretçi Bilgileri
Park içerisinde ziyaretçilere bilgi sunan bir tanıtım merkezi bulunmaktadır. Bu merkezde, parkın flora ve faunasına dair bilgiler, yürüyüş parkurlarının haritaları ve çeşitli sergiler yer almaktadır.
Ulaşım ve Konaklama
Ankara şehir merkezinden özel araçla yaklaşık 1 saatlik bir yolculukla ulaşılabilen Soğuksu Milli Parkı, toplu taşıma ile de Kızılcahamam ilçesine gidildikten sonra kısa bir mesafede yer almaktadır. Park çevresinde kamp yapma imkanı bulunmakta olup, Kızılcahamam’da çeşitli otel ve pansiyonlar da konaklama seçenekleri sunmaktadır.
Doğayla iç içe vakit geçirmek, temiz hava solumak ve çeşitli yürüyüş parkurlarında keşif yapmak isteyenler için Soğuksu Milli Parkı, Ankara çevresinde ideal bir destinasyondur.
25. Harikalar Diyarı (Sincan) – Özellikle çocuklu aileler için büyük bir tema parkı
Harikalar Diyarı, Ankara’nın Sincan ilçesinde yer alan ve 1.320.000 metrekarelik alanıyla Türkiye’nin en büyük temalı parklarından biridir. 2004 yılında açılan bu dev park, özellikle çocuklu aileler için eğlence, eğitim ve doğa deneyimini bir arada sunar.
🎠 Eğlence ve Oyun Alanları
Parkta 3 büyük ve 9 küçük olmak üzere toplam 12 “Oyuncakistan” adlı oyun grubu bulunur. Bu alanlarda çocuklar için güvenli ve eğlenceli oyun ekipmanları mevcuttur. Ayrıca, lunapark, go-kart pisti, model araba ve gemi alanları, kaykay pisti gibi çeşitli eğlence olanakları da sunulmaktadır.
🏰 Masal Adası
Parkın en dikkat çekici bölümlerinden biri olan Masal Adası, 25.000 metrekarelik bir alana kurulmuştur. Burada Nasreddin Hoca, Keloğlan, Hacivat ve Karagöz gibi Türk masal kahramanlarının yanı sıra Asteriks, Red Kit ve Şirinler gibi yabancı karakterlerin heykelleri yer alır. Ayrıca, 12 adet cep sineması ile çocuklara yönelik film gösterimleri yapılmaktadır.
🌳 Doğa ve Spor Alanları
Harikalar Diyarı, 771.000 metrekarelik yeşil alanıyla doğayla iç içe bir ortam sunar. Parkta yürüyüş yolları, bisiklet parkurları, tenis kortları, basketbol ve futbol sahaları gibi spor alanları bulunmaktadır. Ayrıca, piknik yapmak isteyenler için barbekülü çardaklar ve oturma alanları da mevcuttur.
🎭 Kültürel Etkinlikler
Park içerisinde 5.000 kişilik oturma kapasitesine sahip Nejat Uygur Amfi Tiyatrosu bulunur. Burada çeşitli kültürel etkinlikler, konserler ve tiyatro gösterileri düzenlenmektedir.
🚗 Ulaşım ve Giriş Bilgileri
Harikalar Diyarı, Ankara şehir merkezine yaklaşık 20 km uzaklıktadır. Özel araçla ulaşımın yanı sıra, EGO otobüsleriyle de parka ulaşmak mümkündür. Parka giriş ücretsizdir; ancak bazı etkinlikler ve oyun alanları için ücret talep edilebilir.
Harikalar Diyarı, çocukların eğlenirken öğrenebileceği, ailelerin ise keyifli vakit geçirebileceği kapsamlı bir eğlence ve dinlenme alanıdır.