Tayland’ın kuzeyinde yer alan Sukhothai, 13. yüzyılda kurulan ilk bağımsız Tay krallığına başkentlik yapmış tarihi bir şehirdir. İsmi “Mutluluğun Şafağı” anlamına gelen Sukhothai, Tay kültürünün ve sanatının altın çağını başlatan yer olarak kabul edilir. Bölge, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan etkileyici tarihi parkları, antik tapınakları ve Buddha heykelleriyle dikkat çeker.
Sukhothai günümüzde hem tarih hem de doğa tutkunları için cazip bir destinasyondur. Korunmuş arkeolojik alanları, çevresindeki doğal güzellikler ve geleneksel köy yaşamı sayesinde ziyaretçilere zengin bir kültürel deneyim sunar. Özellikle Sukhothai Tarihi Parkı, Tay mimarisinin en güzel örneklerini sergileyerek bölgeyi keşfetmek isteyen gezginlerin ilk uğrak noktası olur.
1. Sukhothai Tarihi Parkı (Sukhothai Historical Park)
Sukhothai Tarihi Parkı, Tayland’ın kültürel mirasının en değerli hazinelerinden biridir. UNESCO Dünya Mirası olarak koruma altına alınan bu park, 13. ve 14. yüzyıllarda Sukhothai Krallığı’nın başkentinde inşa edilmiş yüzlerce tapınak kalıntısını ve tarihi yapıyı kapsar. Park, devasa Buddha heykelleri, lotus göletleri, taş oymalarla süslü stupalar ve etkileyici sütunlu salonlarıyla Tay mimarisinin ve sanatının görkemli izlerini taşır. Düzenli yollarla birbirine bağlanan kalıntılar, ziyaretçilere o dönemin şehir planlaması hakkında da fikir verir.
Günümüzde park, geniş bir alana yayılmış hem merkezi hem çevresel bölgelerden oluşur ve bisikletle ya da yürüyerek kolayca keşfedilebilir. Özellikle sabah veya gün batımında tapınakların etrafında oluşan ışık-gölge oyunları, fotoğrafçılar ve tarih meraklıları için büyüleyici görüntüler sunar. Ayrıca parkta düzenlenen geleneksel festivaller ve ışık gösterileri, ziyaretçilere dönemin ihtişamını hayal etme imkânı verir. Sukhothai Tarihi Parkı, Tayland’ın köklerini anlamak isteyen herkes için eşsiz bir duraktır.
2. Wat Mahathat (Park içindeki en büyük ve en önemli tapınak)
Wat Mahathat, Sukhothai Tarihi Parkı’nın kalbinde yer alan ve en büyük, en önemli tapınak olarak kabul edilen etkileyici bir yapıdır. 13. yüzyılda inşa edilen bu kutsal alan, Sukhothai mimarisinin en güzel örneklerinden birini sunar. Tapınağın ortasında yer alan büyük lotus tomurcuğu şeklindeki chedi (stupa), Buddha’nın kutsal kalıntılarını barındırdığına inanılır ve çevresindeki çok sayıda küçük chedi ile etkileyici bir uyum oluşturur. Ana ibadet salonundaki Buddha heykelleri ve taş oymalar, dönemin zarif sanat anlayışını yansıtır.
Wat Mahathat, tarih boyunca Sukhothai’nin dini ve ruhani merkezi olarak hizmet vermiştir. Günümüzde ziyaretçiler, ayakta kalan sütunları, göletlerle çevrili yansıma görüntülerini ve ay ışığında daha da mistik bir hale bürünen dev Buddha heykellerini görmeye gelirler. Tapınağın düzenli simetrisi ve estetik uyumu, Tay halkı için manevi bir sembol olmayı sürdürürken, aynı zamanda bölgeye gelen turistler için unutulmaz bir tarih yolculuğu yaşatır.
3. Wat Si Chum (devasa oturan Buddha heykeliyle ünlü)
Wat Si Chum, Sukhothai Tarihi Parkı’nın en etkileyici ve simgesel yapılarından biridir. Özellikle 15 metre yüksekliğindeki devasa oturan Buddha heykeliyle ünlü olan bu tapınak, ziyaretçileri büyüleyen bir atmosfer sunar. “Phra Achana” adı verilen bu Buddha figürü, serinkanlı yüz ifadesi ve zarif el hareketleriyle huzur ve güven hissi uyandırır. Heykelin yer aldığı açık tavanlı mondop (tapınak binası), kalın duvarları ve dar giriş kapısıyla oldukça etkileyici bir yapı düzenine sahiptir.
Wat Si Chum’un duvarlarında bulunan taş oymalar, Buddha’nın yaşam hikâyelerini tasvir eden detaylı sahnelerle doludur ve dönemin sanatsal anlayışına ışık tutar. Tapınağın tarihi mistik bir havayla birleştiğinde, burada geçirilen vakit unutulmaz bir deneyime dönüşür. Hem yerel halk hem de yabancı ziyaretçiler, Wat Si Chum’u Sukhothai’nin en ikonik yapılarından biri olarak görür ve mutlaka ziyaret edilmesi gereken kutsal bir mekân kabul eder.
4. Wat Sa Si (gölün ortasındaki zarif tapınak)
Wat Sa Si, Sukhothai Tarihi Parkı’ndaki en romantik ve estetik açıdan büyüleyici tapınaklardan biridir. Lotus çiçekleriyle dolu bir göletin ortasında yer alan bu zarif yapı, küçük bir köprüyle ulaşılan adacık üzerinde yükselir. Merkezdeki çan biçimli chedi, klasik Sukhothai mimarisini yansıtırken, önündeki oturan Buddha heykeli huzurlu bir atmosfer yaratır. Tapınağın çevresindeki gölette yansıyan görüntüsü ise özellikle gün batımında etkileyici bir manzara sunar.
Wat Sa Si, genellikle sakinliği ve huzurlu ortamıyla bilinir; bu yüzden hem yerli halk hem de turistler tarafından meditasyon ve içsel dinginlik arayışı için tercih edilir. Çevredeki ağaçların ve suyun yarattığı doğal güzellik, tarihi mimarinin zarafetiyle birleşerek unutulmaz bir deneyim yaşatır. Fotoğrafçılar için de oldukça popüler bir nokta olan Wat Sa Si, Sukhothai’nin eşsiz kültürel mirasını gözler önüne seren önemli bir semboldür.
5. Wat Trapang Thong (lotus gölüyle çevrili tapınak)
Wat Trapang Thong, Sukhothai’nin en güzel konumlarından birinde yer alan ve lotus çiçekleriyle dolu bir göletin ortasında bulunan tarihi bir tapınaktır. Küçük bir köprüyle ulaşılabilen bu ada tapınak, hem mimarisi hem de doğal çevresiyle dikkat çeker. Adı “Altın Gölet Tapınağı” anlamına gelen Wat Trapang Thong, özellikle sabah saatlerinde açan lotus çiçeklerinin arasındaki görüntüsüyle huzur veren bir manzara sunar.
Tapınağın merkezinde yer alan chedi ve Buddha heykelleri, klasik Sukhothai döneminin sadeliğini ve zarafetini yansıtır. Burası sadece turistler için değil, aynı zamanda yerel halkın da dua ve meditasyon için sıkça ziyaret ettiği bir mekândır. Göletin üzerinde yansıyan tapınak silueti ve çevresindeki sessiz, dingin atmosfer Wat Trapang Thong’u Sukhothai’nin en özel duraklarından biri haline getirir.
6. Wat Sorasak (fil kabartmalarıyla süslü chedi)
Wat Sorasak, Sukhothai Tarihi Parkı’nda yer alan ve özellikle fil kabartmalarıyla süslü chedisiyle öne çıkan etkileyici bir tapınaktır. 15. yüzyılda inşa edildiği düşünülen bu yapı, dönemin sembolik sanat anlayışını gözler önüne serer. Merkezdeki çan biçimli chedi, etrafını saran fil figürleriyle dikkat çeker; bu filler, yapıyı koruduğuna inanılan kutsal varlıklar olarak tasvir edilmiştir. Bu özellik, Tay mimarisinde sıkça rastlanan ama Sukhothai’de oldukça iyi korunmuş nadir örneklerdendir.
Wat Sorasak, tarihi dokusu ve özgün tasarımıyla hem fotoğrafçılar hem de tarih meraklıları için ilgi çekici bir duraktır. Tapınağın sakin çevresi, ziyaretçilerin hem mimariyi incelemesine hem de huzurlu bir atmosferde vakit geçirmesine olanak tanır. Sukhothai’yi keşfederken mutlaka görülmesi gereken bu tapınak, geçmişin izlerini bugüne taşıyan eşsiz bir yapı olarak öne çıkar.
7. Wat Phra Phai Luang (Khmer mimarisinin izlerini taşıyan tapınak)
Wat Phra Phai Luang, Sukhothai Tarihi Parkı’nın en eski ve etkileyici yapılarından biridir. Khmer döneminden kalma mimari özellikler taşıyan bu tapınak, bölgedeki Hindu etkisinin Budizm’e geçiş sürecindeki izlerini açıkça gösterir. Üç ana prang (kule) kalıntısından oluşan yapının merkezinde yer alan ana prang, detaylı taş kabartmaları ve dekorasyonlarıyla dikkat çeker. Bu özellikler, Khmer sanatının güçlü estetik anlayışını yansıtır.
Wat Phra Phai Luang, tarih boyunca hem dini hem de kültürel bir merkez olarak önem taşımıştır. Tapınağın geniş yerleşkesi, çeşitli Buddha heykelleri ve ritüel alanlarıyla dönemin ibadet geleneklerini sergiler. Bugün bile görkemli bir şekilde ayakta kalan kalıntılar, ziyaretçilerin Tayland’ın erken dönem tarihini ve mimari evrimini keşfetmesi açısından eşsiz bir fırsat sunar.
8. Ramkhamhaeng Ulusal Müzesi
Ramkhamhaeng Ulusal Müzesi, Sukhothai Tarihi Parkı’nın doğu kapısının hemen dışında yer alan önemli bir kültürel merkezdir. 1964 yılında Kral Bhumibol Adulyadej ve Kraliçe Sirikit tarafından açılan müze, 1960’larda yapılan arkeolojik kazılarda bulunmuş heykeller, taş tabletler, seramik parçalar ve günlük kullanım eşyaları gibi yaklaşık 2.000 eseri bünyesinde barındırır . Müze, üç ana bina—ana sergi salonu, “Lai Sue Thai” anı yapısı ve açık hava sergileri—dan oluşur ve Sukhothai, Si Satchanalai, Kamphaeng Phet gibi yakın bölgelerden toplanan tarihi değerleri sergiler.
Ziyaretçiler, bronz ve taş Buddha heykellerinden Khmer dönemi kalıntılarına; Lanna ve Sukhothai etkili seramik ve dekoratif objelere kadar birçok eseri görebilirler . Ayrıca müze, Ramkhamhaeng’in Sukhothai alfabesini keşfi gibi önemli tarihi belgeleri ve altındokümütasyonları tanıtan sergilerle, Tayland’ın kültürel kökenlerine dair derin bir bakış sunar. Giriş ücreti genellikle yabancılar için yaklaşık 150 Baht olup, müze haftanın her günü 09.00–16.00 saatleri arasında açıktır .
Ziyaret, arkeolojik alanların keşfi sırasında hava sıcaklığından korunmak ve tarihi eserleri daha sistematik şekilde görmek isteyenler için mükemmel bir fırsat sunar. Sakin atmosferi ve zengin koleksiyonları, tarih ve sanat meraklıları için Sukhothai deneyimini tamamlayan değerli bir duraktır.
9. Wat Chetupon (Buddha figürleriyle dikkat çeken tapınak)
Wat Chetuphon (Wat Chetupon), Sukhothai Tarihi Parkı’nın güney kesiminde, Namo kapısının yaklaşık 2 km güneyinde yer alan önemli bir tapınaktır. “Yedi kutsal emanet tapınağı” anlamına gelir ve bu ad, kutsal kabul edilen kalıntıların burada saklandığına dair bir inanca işaret eder . Özellikle ana mandapanın dört yönünde yer alan devasa Buddha heykelleri ile dikkat çeker: doğuda yürüyen, kuzeyde oturan, batıda ayakta ve güneyde yatan figürler vardır . Bu nadir ve sembolik düzen, tapınağı Sukhothai’nin ruhani merkezlerinden biri haline getirir.
Tapınağın çevresini saran kalın tuğla duvarlar ve hendek, tarihi yapının korunmasına katkı sağlar. Yapının inşa tarihi kesin olmamakla birlikte, Geç 13. yüzyıldan itibaren kullanıldığı ve sonraki yüzyıllarda restorasyon geçirdiği bilinmektedir; 1414 ve 1970’lerde onarımlar yapılmıştır. Görkemli dört Buddha heykeli, Sukhothai döneminin sanat anlayışını yansıtan ince işçilik ve sağlam simetri içerir. Bu heykeller, Budist ikonografinin dört ana duruşuna (oturma, ayakta durma, yürüme ve nirvanaya yatma) dair öğretiyi somut bir şekilde etkileyici bir mekânda sunar .
Wat Chetuphon’un sakin atmosferi, ziyaretçilere hem tarihi hem de manevi bir yolculuk sunar. Tapınağın mistik havası, gölgede kalmış Buddha heykelinin çevresine yayılır ve ziyaretçiler bu kutsal mekanı derin düşünce ile keşfedebilirler. Parkın güney bölgesinde yer alması nedeniyle turist akınının görece düşük olduğu bu tapınak, huzurlu bir deneyim arayanlar için idealdir.
10. Wat Si Sawai (Hindistan etkileri taşıyan eski Khmer tapınağı)
Wat Si Sawai, Sukhothai Tarihi Parkı’nın güneybatısında, Wat Mahathat’a sadece birkaç yüz metre mesafede yer alır. 12. ve 13. yüzyıllarda Khmerler tarafından inşa edilmiş olan bu tapınak, üç büyük prang (kule) yapısıyla dikkat çeker. Bu yapılar, Hindu tapımı için tasarlanmış olup zamanla Theravada Budizmine adapte edilmiştir . Çift sur ve hendekle çevrili olan kompleks, mozaiklerle süslenmiş alt kısımları laterit, üst kısımları ise tuğla ve stuccho ile tamamlanmış şekilde orijinal formuna yakın durmaktadır .
Girildiğinde özellikle ana kuleden yükselen yaklaşık 15 metrelik merkezi prang, bitişik ikiz pranglarla birlikte güçlü bir görsel etki yaratır. Bu yapıların mimarisi, Angkor’daki stil ile benzerlik taşımakta ve Lopburi ya da Khmer etkisi barındırmaktadır. Tapınağın ihtişamı, çevresindeki yeşillik ve sessizlik ile birleşerek ziyaretçilere hem mistik hem de tarihi bir atmosfer sunar. Ayrıca, iç duvarlardaki yılan ve makara şekillerindeki süslemeler, Hindu mitolojisinin sembolik izlerini taşır . Bu özellikler, Wat Si Sawai’yi Sukhothai’nin en eski ve mimari olarak en özgün tapınaklarından biri yapar.
11. Wat Chang Lom (fil motifli stupa)
Wat Chang Lom (Fil Motifli Stupa), Sukhothai Tarihi Parkı’nın doğu sınırına yakın, “Fil ile Çevrili Tapınak” anlamına gelen etkileyici yapısı ile dikkat çeker. 13. yüzyılın sonlarında Kral Ramkhamhaeng tarafından inşa edildiği tahmin edilen stupa, Sri Lanka tarzı büyük bir çan biçimli kubbeye sahiptir. Kare bir kaide üzerinde yükselen bu yapı, kaidenin çevresine yerleştirilmiş tam gövdeli 32 fil heykeli ile süslenmiştir; bu filler, tapınağa hem görsel güç katmakta hem de sembolik olarak dini koruyucular olarak işlev görmektedir .
Tapınağın ikinci katında nicher içinde 20 adet yürüyen Buddha kabartması bulunur ve bu detaylar yapıya manevi bir derinlik katar. Ön cephesinde ise vihara (ibadet salonu) kalıntıları yer alır. Etrafı hendeğe çevrili olan kompleks, çok sayıda küçük stupa kalıntısıyla çevrilidir. Bu düzenleme, Sukhothai dönem mimarisinin standartlarını yansıtarak ziyaretçilere hem estetik bir gezi hem de zengin bir arkeolojik deneyim sunar .
Wat Chang Lom, Sukhothai’nin güneyde yer alan Si Satchanalai bölgesindeki benzer tapınaklara kıyasla daha iyi korunmuş örneklerden biridir. Geniş açık alanları ve çevresindeki yemyeşil tarım arazisi, tapınak gezisini hem tarihsel hem de görsel olarak büyüleyici kılar. Fotoğrafçılar için özellikle stupa üzerindeki fil heykellerinin gölgesiyle oluşturduğu dramatik kompozisyonlar çekim fırsatı sunar.
12. Wat Ton Chan (ahşap detaylarıyla geleneksel bir tapınak)
Wat Ton Chan, Tay dilinde “Sandal Ağacı Tapınağı” anlamına gelir ve Sukhothai Tarihi Parkı’nın güney kesiminde, Pratu Namo kapısının biraz ilerisinde yer alır. 14. yüzyılda inşa edilmiş olan bu küçük kompleks; bir chedi (stupa), bir viharn (ibadet salonu) ve birkaç küçük yapının kalıntılarından oluşur. Singhalese (Sri Lanka) tarzı büyük çan biçimli chedi, kare laterit temeli üzerinde yükselir ve dört yönünde oturan Buddha heykellerini barındıran nişlere sahiptir . Viharn’da ise yüksek bir kaidenin üzerinde eski bir oturan Buddha heykeli bulunur; ne yazık ki zamanla başı ve kolları hasar görmüştür .
Tapınak, etrafını çevreleyen hendek sayesinde oldukça simetrik ve korunaklı bir yapı sunar. Günümüzde kazılar sırasında keşfedilen terrakotta adak tabletleri (votive tablets, “Sa Ne Chan”) burada sergilenmektedir ve bu elementler tapınağın dini geçmişine dair ilginç izler taşır. Wat Ton Chan, nispeten az ziyaret edilen bir bölge olması nedeniyle sessiz ve sakin bir atmosferde keşif imkânı verir; bu yönüyle hem fotoğrafçıların hem de tarih meraklılarının ilgisini çeken huzurlu bir duraktır.
Bu tapınak, Sukhothai mimarisinin geç dönem özelliklerini anlamak isteyenler için önemli bir örnektir. Hem chedi formuyla dikkat çeken stupa hem de adak tabletleri, ziyaretçilere dönemin ayin kültürü ve yapısal estetiği hakkında değerli ipuçları sunar.
13. Wat Phra Bat Noi (küçük ama tarihi önemi olan bir tapınak)
Wat Phra Bat Noi, Sukhothai Tarihi Parkı’nın batı bölgesinde, yoğun orman örtüsü altında yükselen küçük ama anlamlı bir tepede yer alır. Adı “Küçük Buddha Ayak İzi Tepesi Tapınağı” anlamındadır ve 2,5 km kadar şehir surlarının batısında konumlanmıştır . Moloz taşlar üzerine inşa edilmiş dört taraflı bir chedi (stupa), huzurlu bir atmosfer sunar; üst kısımda bir zamanlar Buddha ayak izi kabartmasının bulunduğu iddia edilir. Etrafındaki sessiz meditatif ortam, özellikle orman içindeki bu tip manastırlarda yaşayası bir dinginlik arayan gezginler için büyüleyicidir .
Tarihçilerin çoğuna göre tapınak, Sukhothai dönemi (14.–18. yy) mimari özelliklerini taşır ve özellikle küçük boyutuna rağmen dönemin ritüel pratiğine dair ipuçları sunar. Yapı kompleksinde bir wihan (ibadet salonu), bir kare tabanlı chedi ve birkaç meditasyon hücresi bulunur; bu hücrelerde keşişlerin inzivaya çekildiği düşünülmektedir . Ziyaretçiler, göze çarpan kalabalıklardan uzakta, sessiz bir yürüyüş ve meditasyon deneyimi yaşamak istiyorlarsa burası ideal bir noktaydıR natural ambiance Sukhothai’nin kalabalık tapınaklarından farklı olarak, Wat Phra Bat Noi çevresindeki doğa ve inziva alanlarıyla özgün bir röportaj sunar.
14. Wat Saphan Hin (tepe üzerindeki Buddha heykeliyle panoramik manzara sunar)
Wat Saphan Hin, yani “Taş Köprü Tapınağı”, Sukhothai Tarihi Parkı’nın batı kısmında, yaklaşık 200 m yükselen bir tepede yer alır. İsmini, tepeye çıkan yolun taş plakalarla döşenmiş olmasından alır (“saphan hin”) . Tepede konumlanan bu tapınak, Sukhothai Krallığı’nın ruhani lideri Sangharāja için yapılmış olup, özellikle üzeri taşla kaplı yoluyla yürüyüş deneyimini daha etkili kılar.
Wat Saphan Hin’in en etkileyici özelliği, 12,5 m yüksekliğindeki “Phra Attharot” adıyla bilinen büyük ayakta Buddha heykelidir. Bu Buddha heykeli, sağ eliyle korku atma jesti (Abhayamudra) yaparak doğuya, Sukhothai ovasına bakar. Heykel, Sukhothai dönemi sanatının zarif hatlarını taşırken, aynı zamanda çevresindeki manzara ile birleşerek muhteşem bir panoramik görüş sunar . Tapınağa ulaşım için yapılması gereken yürüyüş, ziyaretçilere düşündürücü bir atmosfer içinde hem fiziksel hem ruhani bir deneyim sağlar .
Wat Saphan Hin, sade mimarisi, tepelere hakim konumu ve büyük Buddha heykeliyle, Sukhothai’deki en sevilen tapınaklar arasında yer alır. Hem doğayla iç içe huzurlu bir atmosfer sunar hem de tarihi ve sanatsal açıdan değerli bir duraktır. Ziyaretçiler, bu tapınakta hem fotoğraf ve manzara açısından unutulmaz kareler yakalar hem de eski Sukhothai kültürünün derinliklerine dair anlamlı bir bağ kurar.
15. Wat Ratcha Phra Phai Luang (Khmer etkilerini yansıtır)
Wat Ratcha Phra Phai Luang, nam-ı diğer Wat Phra Pai Luang, Sukhothai’de Khmer etkisinin en belirgin şekilde görülebildiği tapınak komplekslerinden biridir. 12. yüzyılın sonu veya 13. yüzyılın başında Khmer Kralı Jayavarman VII döneminde inşa edilen bu tapınak, üç büyük prang (kule) ile gelişmiş Bayon dönemi taş işçiliğini yansıtır. Günümüzde yalnızca kuzeydeki prang sağlam kalmış olsa da, üzerinde gördüğümüz karmaşık stuko kabartmalar ve stilize bitki motifleri – Budist ve Hindu sembollerle harmanlı – Khmer ve sonraki Tay inşa geleneğinin birleşimini özgün biçimde sunar.
Tapınak, Sukhothai Krallığı’nın kurulmasından sonra, Tay hükümdarları tarafından Theravada Budizmi’ne göre yeniden düzenlenmiş ve dinsel bir merkez haline getirilmiştir. Çift hendekle çevrili geniş bir alan üzerinde kurulu yapıda, brick ve laterit malzeme karışımıyla yükselen wihan (ibadet salonu) ve mondop gibi ek yapılar görülür. Bu yapıların doğa ile uyumlu yerleşimi, tapınağın üzerinde bulunduğu alana mistik bir hava kazandırır. Tapınak, Khmer döneminden Tay dönemine uzanan kültürel dönüşümü somut bir şekilde belgeleyen, tarihi açıdan büyük öneme sahip bir noktadır.
16. Wat Asokaram (merkezi chedi yapısıyla)
Wat Asokaram, Sukhothai Tarihi Parkı’nın güney bölgesinde, dikdörtgen hendekle çevrili bir alanda yer alır ve “Asoka hatıra tapınağı” anlamına gelir. 1399 yılında, Siam’ın kraliçe annesi Sri Chulalakshana tarafından oğlunun onuruna yaptırıldığı taş anıtlardan edinilen bir kitabeden öğrenilmiştir. Bu kitabeye göre tapınak, ana chedi (stupa), bir assembly hall (vihara), bir mandapa ve birkaç küçük pagoda kalıntısını içerir . Tapınak kompleksi, zeminde yer alan beş aşamalı piramit şeklindeki chedi ile dikkat çeker; bu, Sukhothai döneminin mimari çeşitliliğini yansıtır.
Siti çevresi hendekle çevrili olan tapınak, küçük ama estetik açıdan etkileyici yapılar barındırır. Vihara’nın latit sütunları ve piramit tabanlı stupa, ziyaretçilere hem meditasyon için sakin bir alan sunar hem de dönemin dini ritüelleri hakkında ipuçları içerir . Restorasyon çalışmaları çerçevesinde tapınağın simetrik yapısı ve çevresindeki benzer tapınaklarla kurduğu bağ, arkeolojik açıdan değerlendirildiğinde, Sukhothai’nin güney kesimini keşfetmek isteyenler için vazgeçilmez bir rota oluşturmaktadır.
17. Wat Chedi Sung (ilginç yapısı ve Buddha heykelleriyle)
Wat Chedi Sung, Sukhothai Tarihi Parkı’nın doğu bölgesinde yer alan ve bölgenin en yüksek ikinci stupası olmasıyla dikkat çeken tarihi bir yapıdır. 14. yüzyıl sonu ya da 15. yüzyıl başlarında inşa edildiği tahmin edilen bu chedi, yaklaşık 33 metre yüksekliğe ulaşarak yalnızca mimarisiyle değil, aynı zamanda mekâna hükmeden varlığıyla da etkileyici bir görüntü sunar. Kare baz üzerine oturtulan yapı, zamanla doğal çevreyle bütünleşmiştir; küçük hendeklerle çevrili bu tepe sütunlu stupa, usul usul çayırlara karışmış antik bir anıt olarak günümüze ulaşmıştır.
Tapınak alanı sade bir düzene sahip olup etrafında başka yapı kalıntıları bulunmasına rağmen, burayı kıymetli kılan esas unsur, bu tekil ve görkemli stupanın yalnızca orada olmasıdır. Çevresel düzenlemeler ve restorasyon eksikliği nedeniyle bakımsız görünse de, bu rustik ahenk ziyaretçilere keşfetme hissi verir. Sıklıkla turist gruplarının uğramadığı bu bölge, sessizliği, geniş ufuk manzarası ve tek başına yükselen chedi ile huzurlu bir gezi alternatifi oluşturur. Bazı bilgiler, Wat Chedi Sung’un parkın en büyük stupası olan Wat Mahathat’tan sonra en yüksek ikinci yapı olduğunu belirtmektedir.
18. Si Satchanalai Tarihi Parkı (Sukhothai Krallığı’nın bir diğer önemli merkezi)
Si Satchanalai Tarihi Parkı, Sukhothai Krallığı’nın ikinci büyük ve en önemli yerleşim merkezlerinden biri olarak kabul edilir. Sukhothai’ye yaklaşık 55 kilometre mesafede yer alan bu antik şehir, 13. ve 14. yüzyıllarda hem idari hem de dini bir merkez olarak büyük rol oynamıştır. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan park, surlarla çevrili tarihi kalıntıları, büyük Buddha heykelleri ve etkileyici tapınak kompleksleriyle dikkat çeker. Özellikle Wat Chang Lom ve Wat Chedi Chet Thaeo gibi anıtsal yapılar, dönemin sanatsal ve mimari anlayışını yansıtır.
Si Satchanalai, doğal çevresiyle de büyüleyici bir atmosfere sahiptir. Yemyeşil ormanlarla çevrili geniş alan, ziyaretçilere huzur dolu bir keşif imkânı sunar. Bisikletle ya da yürüyerek gezilebilen park, antik kalıntılar arasında sakince dolaşmak isteyenler için ideal bir duraktır. Ayrıca burada yapılan arkeolojik çalışmalar sayesinde gün yüzüne çıkarılan çok sayıda seramik fırını, Si Satchanalai’nin aynı zamanda önemli bir seramik üretim merkezi olduğunu da ortaya koymuştur. Bu yönüyle park, Tay kültürünün köklerine dokunmak isteyenler için vazgeçilmez bir adres haline gelmiştir.
19. Wat Phra Si Rattana Mahathat Chaliang (Si Satchanalai bölgesinde yer alır)
Wat Phra Si Rattana Mahathat Chaliang, Si Satchanalai Tarihi Parkı’nın en büyük ve en etkileyici yapılarından biridir. Chaliang antik yerleşiminin kalbinde bulunan bu tapınak, Khmer tarzı mimarinin güçlü etkilerini taşır. Ana prang (kule) yapısı, karmaşık kabartmaları ve zarif taş oymalarıyla dikkat çekerken, çevresindeki duvarlarla korunan kompleks, zamanında güçlü bir dini merkez olarak hizmet vermiştir. Tapınağın ana prangı yaklaşık 33 metre yüksekliğiyle bölgenin en yüksek yapılarından biri sayılır ve uzaklardan bile görülebilecek bir ihtişam sergiler.
Tapınağın içindeki Buddha heykelleri, detaylı kabartmalar ve sunağı, Tay krallıklarının Budist sanat anlayışını Khmer unsurlarıyla harmanlayan zengin bir örnek sunar. Ayrıca, tapınağın çevresindeki hendekler ve sur kalıntıları, buranın hem manevi hem de askeri açıdan stratejik bir önem taşıdığını gösterir. Günümüzde Wat Phra Si Rattana Mahathat Chaliang, hem tarih hem de mimarlık meraklıları için Si Satchanalai gezisinin olmazsa olmaz noktalarından biridir ve Tayland’ın kültürel çeşitliliğini keşfetmek isteyen ziyaretçiler için eşsiz bir deneyim vadeder.
20. Sangkhalok Seramik Köyü (bölgenin ünlü seramik kültürünü keşfetmek için)
Sangkhalok Seramik Köyü, Sukhothai bölgesinin seramik zanaatkarlarının yüzyıllar öncesine dayanan geleneğini yaşayan bir merkezdir. 13. yüzyıldan itibaren başlamış üretimiyle bilinen Sangkhalok seramikleri, özellikle Si Satchanalai çevresindeki antik fırınlardan çıkarılmıştır . Bu gri-yeşil (celadon) sır kaplı kaplar, vazolar, fincanlar ve figürinler, hem günlük kullanım hem de ritüel amaçlı eşya olarak üretilmiş; Sukhothai Krallığı’nın güçlü ekonomik bünyesinde önemli bir ihracat kalemi haline gelmiştir.
Bugün Sangkhalok Seramik Köyü’ndeki atölyelerde geleneksel teknikler yaşatılıyor: dönemin zanaatkârları çömlek çarkı, kalıplama, elle çizme desenler ve yüksek sıcaklıklarda fırınlama yöntemlerini sürdürmekte. Ziyaretçiler burada sadece Yiğitlikli el işçiliğini izlemekle kalmaz; birçok yerde atölye deneyimleri de sunulur — kendi seramiklerinizi yapabilir ve sırlamanın inceliklerini öğrenebilirsiniz . Ayrıca köyün yakınındaki Sangkhalok Müzesi, antik fırın kalıntıları eşliğinde binlerce parçalık zengin koleksiyonuyla bu zanaatın tarihini derinlemesine sunar.
Bu köy ve müze, hem tarih meraklıları hem de el sanatlarına ilgi duyan ziyaretçiler için Sukhothai’nin kültürel mirasını keşfetmenin benzersiz yollarından biridir. Zanaat aşkıyla ortaya çıkan renkli ve zarif ürünler, Sangkhalok’un hem geçmiş hem günümüz cömert ruhunu yansıtır.